1930’LARIN BASININDA KARADENİZ SAHİL YOLU (2)
(Geçen haftanın devamı)
Giresun vilayetinin işi benimsediğini anlatmak için söz söylemiyeceğiz. Yalnız unun Ordu hududunda demir petrollerle yaptırdığı köprüyü görmek kâfidir. Bu yol üzerinde ona varıncaya kadar birçok köprüler ve menfezler yapılmıştır… Kıymetli Ordu valisi Hayri Sırrı Kızıl’ın yıllardan beri ihmal edilen bu yolda ehemmiyet verdiklerini haber aldık. Buna kavuşmak mutluluğunu duyacağımızı işaret edebiliriz” (Akgün 30 Temmuz 1936).
Giresun-Ordu karayolunda ulaşımın zorluğunu, geçit vermesi zor dağlar, tepeler ve dereler kadar yağmurlu havalar da arttırıyordu. Derelerin üstüne kurulmuş dar ağaç köprüler, çamur deryası inişli çıkışlı yollar, şoförlere ve yolculara bazen tam anlamıyla can pazarı yaşatıyordu. Çoğu derelerde bu dar ağaç köprüler de yoktu. Giresun ile Ordu arasındaki sosyoekonomik ilişkilerin her dönemde canlı olduğu bir atmosferde, bu yolların durumu işleri zorlaştırıyordu. Ancak yol konusundaki çalışmalar hem Giresun hem de Ordu vilayetleri tarafından sürdürülüyordu. Giresun’un Ordu sınırına bir demir köprü ve bu yol üzerinde birçok köprü ve menfezler yapılmıştı. Ordu Valisi Hüseyin Sırrı Kızıl’ın bu yol konusu üzerinde önemle durduğu, umutlu bir bekleyişle aktarılıyordu.
1938’e gelindiğinde, Giresun basınında İstanbul-Hopa arasında şose bir sahil yolunun yapılması yönündeki girişimlerden söz ediliyordu. Bu milli yolun Karadeniz vilayetlerinin ana ihtiyacı olduğu belirtilmiş ve yolun yapılmasında, hükümetin direktifleri altında işbirliğinin sağlanması gerektiği vurgulanmıştı. Söz konusu yılda, Doğan Köymen’in kaleme aldığı yazıda, işbirliği sağlanıp gerekenler yapılırsa, bu yola birkaç yıl sonra kavuşulabileceğine dikkat çekilmişti. Karadeniz boyunda kara ulaşımı mevcut haliyle zordu ve yaşamı zorlaştırıyordu (Akgün, 10 Mart 1938).
Giresun Vilayet Umumî Meclisi’nin diğer Karadeniz vilayetleriyle anlaşarak ve yol eksikliğinin doğurduğu acı gerçekleri birlikte düşünerek istekte bulunmaları bekleniyordu. Köymen’in aktarımlarına göre; Devlet bir milli şose yol siyasetine başlamak üzereydi. Ancak ilk plânda Karadeniz sahil yolunun yer alıp almayacağı belirsizdi ve bunun net olarak bilinmesi gerekiyordu. Memleket adına en çok ihtiyaç duyulan yerlerden bu işe başlanması, plânın ve sıralamanın buna göre yapılması gerektiğini dile getiren Köymen, yazısında “milli ihtiyaçlar, bizi yalnız kendi çevremizi düşünmekten meneder” diyordu. Bu inançla, Karadeniz sahil yolunun milli zorunluluklar karşısında ilk planlara alınamayacağını düşünerek “Karadeniz bölgesinin fikir ve işbirliği yapmasını ve mıntakanın zengin bünyesinde mevcut imkânsızlıklardan istifade edilerek bu yolun ilk elde başarılmasını istiyoruz” şeklinde görüş bildiren Köymen, yazısında “bu yol çabuk yapılırsa ne kazanacağız?” sorusuna da yedi madde ile cevap vermişti:
“1-Karadeniz vilayetlerinin Nafia bütçeleri ile sahil yoluna sarf ettikleri ve yapılan işlerin eğretiliği yüzünden yağmur ve sellerin sürüp götürdüğü, tahrip ettiği yüz binlerce lirayı esaslı yol işine sarf etmiş olacağız… Ve hiç şüphe yok ki, bu milli gelirin büyük kısmı 8-10 sene sonra tasarruf edilecektir. Veya büyük milli gayelere sarf edilecektir.
2-Bugün, bu yollarda işleyen binlerce otomobilin tekerlekleri, milli serveti yabana akıtan korkunç oluklardır. 7-8 sene ömrü olması icap ed en bir araba nihayet, değeri kadar da tamir, parça masrafı çektikten sonra iki yıl içinde iskartaya çıkıyor… Bu yol, arabaların ömrünü artıracak, paranın sur’atlı bir şekilde yabana akmasını %80 önleyecektir (Akgün, 10 Mart 1938) -Devam edecek-
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.