DOLAR: 34.6 TL
EURO: 36.4 TL

1938’DE ALUCRA’DA FRENGİ HASTALIĞI

7 yıl önce
1.131 kez görüntülendi

1938’DE ALUCRA’DA FRENGİ HASTALIĞI
Reklam

Halk arasında “firengi” olarak anılan sifiliz (syfilis), cinsel temasla yahut açık yara üzerinden bulaşan bir hastalıktır. Kan yoluyla tüm vücuda yayılması sonucu hayati organları tehdit eder. Hastalık Türkiye’de ilk yayıldığı zamanlarda “Frenklerin hastalığı” (firengi) ve “Hıristiyan hastalığı” olarak adlandırılmıştır. Frengi, çıkış yeri olan Avrupa’da pek çok şiir ve romanın konusu olmuştur. Bu yaygın hastalık özellikle 16. asırda tüm Avrupa ve Asya’yı yoğun bir biçimde etkisi altına almıştır. Her ülkede olduğu gibi, Türkiye’de de frengi ile mücadelede devlet idarecileri büyük çaba göstermişler, bu doğrultuda teşkilatlanmaya gitmişlerdir. Türkiye’deki uygulamalarda yer yer bazı sorunlar çıkabiliyordu. Bu sorunların bir örneklemi olarak, Alucra-Giresun teşkilatı hakkında bilgi veren bir gazete haberi şu şekildedir:

“Frengi Mücadele TeşkilâtıAlucra’da Tedavi Faaliyetine Başlanıldı… Giresun Merkez Kazasında Taramaya Başlanılmak Üzeredir… Bu Teşkilât, İlmi, Tekniği, Laboratuarları İle Köylünün Ayağına Varmıştır…

Burada bir noktayı hatırlatarak söze başlamak istiyoruz:

Şebinkarahisar vilâyeti lağvedilerek Alucra ve Karahisar kazaları Giresun’a bağlandığı zaman Giresun’dan Vali riyasetinde bir heyet, Alucra’ya gelmişlerdi. O zaman ben Alucra’da idim. Heyetin içinde o zamanki Sıhhiye müdürü olan zat ta vardı. Bir aralık Alucra halkını, köylüsünü kemirmekte olan Frengi mevzu bahis olmuş, Sıhhiye müdürü: Bu hususta hiç kimse mütalaa dermeyan etmek salâhiyetinde değildir, elimizde istatistikler var… Biz bunu tanırız… Demişler ve bu işi kapatmak istemişlerdi.

O zaman, burada çıkan bir gazeteye (Karabörklü imzası ile) acı bir yazı yazmış, bu derd-i umumî efkâra, Sağlık Bakanlığına duyurmaya çalışmıştım. Halk üzerinde memleketçi görünerek geçinenler, o yazımın aksi tesir uyandıracağını söylemişlerdi. Demek bunlar Cumhuriyet’e ve onu yaratan Büyüklerimize inanmıyorlar veya saltanatın ruhlarına sindirdiği korkuyu Cumhuriyet devrinde de hissetmek gibi bir gaflete düşüyorlardı…” (Akgün, 15 Eylül 1938).

Reklam
Bu Konuyu Sosyal Medyada Paylaş

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Yukarı Çık