DOLAR: 34.6 TL
EURO: 36.4 TL

BİR KIBRIS GAZİSİ’NİN ANLATTIKLARI

6 yıl önce
811 kez görüntülendi

BİR KIBRIS GAZİSİ’NİN ANLATTIKLARI
Reklam

TSK kod adı “Atilla Harekâtı” olarak bilinen Kıbrıs Harekâtı 20 Temmuz 1974’te, Türkiye’nin Kıbrıs Türklerinin yaşadığı bölgede Rumlardan görmekte olduğu zulme son vermek için başlattığı askeri müdahaledir. Dördüncü jeolojik dönemde Anadolu’dan koptuğu kabul edilen Kıbrıs adası Akdeniz’in en büyük adasıdır. Türkiye açısından jeopolitik önemi yüksek olan ada, Akdeniz ülkelerinin de gözdesi durumudur. 20 Temmuz’da birincisi, 14 Ağustos’ta ikincisi gerçekleşen Kıbrıs Harekâtı’nda dört yüz elli civarında Türk askeri şehit olmuş, bin iki yüz kadarı da yaralanmıştır. Harekâtın neticesinde 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti (1983’te KKTC olmuştur) kurulmuştur. Kıbrıs Türkleri için bu süreçte Türkiye en büyük umut olmuştur. Harekât sırasında Anadolu’nun her köşesinden Türk askerleri adada görev yapmıştır. Bu askerler arasında pek çok Giresunlu bulunmaktadır. Bunlardan biri Görele ilçesinden Resul Erdinç’tir. 2008 yılının Şubat ayında kendisiyle yaptığımız söyleşi-röportaj sonrasında, Kıbrıs Harekâtı’na dair anılarını bizzat yazarak birkaç sayfa halinde tarafımıza takdim etmiştir. Erdinç’e ait bu dokümanlar arşivimizdedir. Bu vesile ile kendisine yıllar sonra bir kez daha teşekkür ederken, anılarını kendi ifadelerine dokunmadan aşağıda nakletmiş bulunuyoruz:

“Yıl 1974. Ağustos ayı. Biz Kıbrıs’ın değiştirme birliğinde askeriz. Terhis olmamıza ve Türkiye’ye gelmemize 55 gün kaldı. Gün pazartesi sabahı Makarios ile Girivascılar arasında çıkan anlaşamamazlık nedeni ile Makarios yönetimi devredilerek yerine Samson geçmiştir. Biz pazartesi sabahı karargâhtan ayrılarak karargâh bölüğü ile araziye taşındık. Bizim telsizci arkadaşlarımızdan iki tanesi karargâhta kaldı. Biz cumartesi sabahına kadar arazide konakladık. Cumartesi sabahı Türkiye’den Çıkartma Harekâtı başladı ve onlar bize Beşparmak Dağlarından ateş açmaya başladılar. O andan itibaren bizim uçaklar da Kıbrıs havaalanını bombalamaya başladı. Bizim daha önceki yerimizi Rumlar bildiği için ilk hedefteki biz idik. Havan ve top mermileriyle biz yerimizi terk etmek mecburiyetinde kaldık. O anda araç şoförümüz kayboldu. Telsiz aracımızı başçavuşumuz kullanmaya başladı. Biz telsizleri toplayıp arabaya koyana kadar bölük bizi bırakarak irtibatı kaybettik. Biz Kırne yolu üzerinde durarak jeneratörü çalıştırdık ve bölükte kalan arkadaşların hayatta olduğunu öğrenmek için irtibata geçtik. O arada hava indirmenin paraşütle inen askerleri ve malzemeleri izledik. Hasat zamanı olduğundan Kıbrıs’ın hemen hemen yarısı yanıyor. Dozerler traktörler yangının yayılmaması için askerlerin indiği alanı söndürüyorlar. Kırne yolundan geri döndük ve Gönyeli’ye geldik. Gönyeli’de bizim bölüğü bulduk. O anda bir adet fantom uçak geldi ve bizim olduğumuz yeri taramaya başladı. Bir zaman sonra iki adet parlak jetler geldi ve havada çatışmaya başladı. Sonra duyduk uçağı yani yunan uçağını düşürmüşler. Akşam olunca boş bir sinemaya yerleştik. Biraz sonra bulunduğumuz yere tank mermisi düştü ve 4-5 asker yaralandı. Sonra 4. bölük komutanı geldi ve “Arkadaşlar aramızda düşmanla 25-50 metre kaldı. Cephanemiz kalmadı. Durumumuz çok kötü” dedi ve yardım istedi. Biz arkadaşlarla birer kota mermi alarak mevzilere yollandık. Yolda giderken evin içersinde parçalanmış kadınlar çığlık atıyor bizi kurtarın diye. Bizim elimizde mermi kotası yardıma gidiyoruz. Yardım etmemiz mümkün değil. Mevziler kanal halinde olup kapalı mevziler de var. Sonra bir asker getirdiler battaniyeye sarılı. Taramaya tutulmuş bağırıyor. Sabaha kadar biz onlara onlar bize. Onlar tankla atıyor biz Em.1’le. Benim tüfeğim bir tane atıyor ikincisi tetik düşüyor. Gündüz yine akşama kadar devam ettik. Pazar günü Türkiye’den gelen çıkarma birliği ile birleştik. Pazar sabahı 2 adet fantom uçağı geldi. Yine bombalamaya başladı. Peşine bizim jetler geldi. Havada savaş başladı ve Kıbrıs semalarını terk ettiler. Pazar günü cephede savaştık. Akşamına karargâh bölüğüne döndük. Akşam olmadan Kızılbaş köyü diye bir köyü taarruza hazırlandık ve taarruza gittik. Gece saat 1’e kadar devam ettik. 1’den sonra geri mevzilere döndük. O gece çok arkadaşlarımızı kaybettik. Gündüz yine karşılıklı çatışma devam etti. Uçakların Rum kesimlerini bombalanmasını izledik. Gece olunca iki arkadaş dürbünle gözetleme yerinde sabaha kadar değiştirmeli olarak nöbet tuttuk. Gündüz olunca bölüğümüzün olduğu yere bizim telsiz odamıza geldik. Orada duyduğum en acı haberi duyunca çok acıdık ve şoke olduk. Bizim takım olan iki arkadaş ve çok sevdiğimiz başçavuşumuz Beşparmak Dağlarında kesilerek ve gözleri oyulmuş göğsüne haç işareti çizilerek öldürülmüş olduğunu öğrendik ve orada tekrar telsiz nöbetine başladık yalnız ikinci harekâtta yalnız seyirci olarak kaldık çünkü Türkiye’den çıkarma ile Kıbrıs’a Türk askerleri gelmişti. Bizim işimiz kolaylaşmıştı. Unutmasın savaş anında ölmek var dönmek yoktur arkadaşlar…” (Resul Erdinç, Görele, 05.02.2008-14.02.2008).

Reklam
Bu Konuyu Sosyal Medyada Paylaş

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Yukarı Çık