DOLAR: 34.6 TL
EURO: 36.4 TL

1937’DE GİRESUN’DA HAYAT PAHALILIĞI

6 yıl önce
3.688 kez görüntülendi

1937’DE GİRESUN’DA HAYAT PAHALILIĞI
Reklam

Cumhuriyetin ilk on yılında gerçekleştirilen ekonomik girişimler her ne kadar önemli ve büyük ölçekli olmuşsa da süreç içerisinde ülkede ve dünyada yaşanan ekonomik bunalımlar gelişme hızını düşürmüştür. Bu süreçte Türkiye’nin çok ciddi sorunları vardır: Gıda buhranı, inşaat malzemeleri buhranı, kereste buhranı, sağlık ve eğitimdeki yetersizlikler… 1923’te ülkede var olan ekonomik bunalım, birkaç yıl sonra etkisini kaybedecekken 1929’da patlak veren ve kısa sürede Türkiye’yi etkisi altına alan Dünya Ekonomik Bunalımı yeniden toplumun genelini saran bir huzursuzluk haline geldi. 1930’lu yılların başında Türkiye’de yaşanan yoksulluğa, İkinci Dünya Savaşı öncesinin olumsuz ekonomik yansımaları da eklenmişti. Bu yıllarda yoksulluğun getirdiği bunalımlar, bazı toplumsal hadiseleri de beraberinde getirdi (Bkz. Alev Gözcü, “Bir İntiharın Sosyo-Ekonomik Arka Planı: Dünya Ekonomik Bunalımının İzmir Örneğinde Gündelik Yaşama Yansımaları”, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, C.VI, S.14, 2007/Bahar, s.s.85-102.) Başta büyük şehirler olmak üzere ülkenin çoğu yerinde yoksulluğa endeksli suçlarda artış yaşandı (Bkz. Sinan Demirtürk-Mevlüt Kaya, “1929 Dünya Ekonomik Bunalımı’nda İzmir’de Kaçakçılık, Yankesicilik, Gasp, Hırsızlık Faaliyetleri ve Kökenleri”, 21. Yüzyılda Eğitim ve Toplum Dergisi, C. 2, S. 6 (2013), ss. 163-181. Ayrıca bkz. Mehmet Şevki, “Bahalılık”, Ahenk, 9 Kânunusani 1929).

Söz konusu dönemlerde Türkiye genelinde olduğu üzere, Giresun’da da hayat pahalılığı artmış, geçim zorluğu çeken insanlar özellikle gıda maddelerinin piyasa fiyatlarından yakınmaktaydılar. Giresun ile Samsun gıda piyasasını mukayese ederek durumdan şikâyetçi olan Giresun halkının basın üzerinden sesini duyurmaya çalışan bir gazeteci, içinde bulunulan durumu şöyle haber yapmıştı:

“İnsafsız Pahalılık…
Yiyecekler üzerinde Samsun’la Giresun arasında yüzde 150 fark var…

Giresun’daki pahalılıktan herkes yaka silkiyor. Yana yakıla şikâyet ediyor… Fakat bunu kime anlatırsın… Hele geliri az olan halkla, küçük memurlar (hatta büyük memurlar da) bu pahalılığa “ateşten gömlek” adını vermişlerdir. Bu mesele üzerinde, her yıl hatta her gün müşahede ettiğimiz acı hakikatleri bütün çıplaklığı ile duyarak, ara sıra bu sütunlarda aksettirmiştik. Fakat, biz, söyledik… Ne çıktı… Hiç… Bilakis pahalılık arttı… Hem her şey pahalı. Bunlardan şimdilik, yiyeceklerden birkaç madde üzerindeki tetkiklerimizi bildirelim.

Geçen Pazar günü Samsun’dan gelenlerle görüştük: Giresun’u çok pahalı bulduklarını söylediler. Mesela; Samsun’da domatesin kilosu 1,5-2 kuruşa iken Giresun’da 15 kuruş; üzüm Samsun’da 6-7,5 kuruşken Giresun’da 30 kuruş, koyun eti orada 20; Gümüşhane’de 30 kuruş…

Hasılı her şey böyle. Gerçi bu maddeler kısmen dışarıdan gelmektedir… Fakat bu kadar insafsızca pahalılığa saik nedir? Çok kazanmak zihniyeti ise bu, çok fenadır. Halkın gıdası, ilacı, suyu hasılı bütün yiyecek ve giyeceği bu kadar başı boş bırakılmamalıdır…” (Akgün, 29 Temmuz 1937).

Bu yıllar, yokluk yıllarıydı. Kuraklığın da etkisi vardı, dünya siyasetinin de… Ancak bu zor koşullarda Giresun halkı, yoksulluklarına çözüm arıyor, öte yandan ülkede eğitim ve sağlık alanındaki modernleşme her şeye rağmen hızlı bir biçimde sürdürülüyor, sosyal yaşamda önemli değişiklikler yaşanıyordu.

Ülke geneline bakıldığında ise 1924-1938 yılları arasında Türkiye ekonomisinin 15 yılda 2,89 katına çıktığı görülmektedir. (“Büyük Buhran Sırasında Türkiye Ekonomisi: 1930-1938”, http://ekonomiturk.blogspot.com.tr/2010/02/buyuk-buhran-srasnda-turkiye-ekonomisi.html). Türkiye’nin 1923’ten 1938’e kadar izlemiş olduğu yerlilik ve millileştirme politikalarıyla bu göstergenin ortaya çıktığı da açıktır.

Reklam
Bu Konuyu Sosyal Medyada Paylaş

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Yukarı Çık