YÖREMİZDE ESKİ KIR PAZARLARI
Pazarlar, özellikle iletişim araçlarının olmadığı eski dönemlerde, ticaretin yanı sıra sosyal kaynaşmayı sağlamıştır. Her kesimden insanlar zorunlu olarak bir araya gelmiş, ticaret yapmışlardır. Eski pazarların kuruldukları yerler genellikle birçok önemli yolun kavşağı, ibadethane ve dinlenme mekânlarının bulundukları yerlerdir. Pazarlar, tarihsel süreçte sürekli ve mevsimlik olarak karşımıza çıkmaktadır (Pazarlar konusunda ayrıntılı bilgi için bkz. Pazar Kitabı, Ed. Emine Gürsoy Naskali, Kitabevi yay, İst. 2020). Osmanlı’nın son döneminde bölgede bulunan ve kıyıdan iç güzergaha açılan mevsimlik pazarlardan bazıları; Trabzon-Acısu, birçok ilçenin yaylalarının geçit merkezi olan Karaovacık yaylası, Giresun-Dereli-Kümbet, Tirebolu-Gümüşhane Kazıkbeli yaylası, Yağlıdere-Kozbükü, Güce-Boynuyoğun, Eynesil-Dizgine-Sisdağı’dır (Mevlüt Kaya, “Osmanlı Döneminde Trabzon Vilayetinde Pazarlar”, Pazar Kitabı, Ed. Emine Gürsoy Naskali, Kitabevi yay, İst. 2020, s.6-7).
Yöredeki mevsimlik pazarlar hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra 1936’da Trabzon’da yayınlanan Yeniyol gazetesinde “Kır Pazarları” ile ilgili bir yazıyı aşağıda naklediyoruz:
“Kır Pazarları
Bir okurumuz yazıyor:
Fındık ve ürün ayları geldi diye kır pazarlarında gezginci satıcıların sayısı birden bire çoğaldı. Trabzon ve Gireson bölgelerinde de her ilde olduğu gibi yer yer kır pazarlarının kurulduğunu herkes bilir. Fakat bu pazarların… hepimizin bilmediğimiz bir yönü vardır:
Geçen gün kalabalık bir kır pazarına ayak düştü. Ekmeğini orada pişiren bir fırıncıdan ekmek almak gerekti. On kuruşluk bir francıladan yirmi kuruş istediler. Duraladık. Şehirden gelmiş bir gezgin ekmekçi aynı miktar ekmeği sorduk. O da yirmi kuruş dedi. Bu arada biraz öte yanda tuz, gaz satan sergiciye bir köylü kadın yaklaşarak bir kilo tuz istediğini işittik. Tuz tartılırken kadıncağız peştamalının ucunda düğümlediği para çıkınını çıkarmaya savaştı. Ve: “ufak param yok…” diyerek bir lira uzattı. Bu ufak para meselesi satıcının da asıl derdi imiş. Terazinin, elinde tuttuğu tuz dolu kefesini birden bire çuvalına aktardı ve yüzünü ekşiterek: paranı bozdur da gel… dedi.
Bir kilo tuza maliyet fiyatından bir kat daha fazlasını veren bu kadın geldiği gibi sessiz sedasız geri döndü gitti.
Şimdi bunların anlamlarını eliyelim;
1-Kır pazarlarında bir kere ufak para yokluğu vardır.
2-10 Kuruşluk ekmek 20 kuruştur.
3-Hükümetin fiyatlarına hudut koyduğu tuz, gaz gibi eşya değerinden pek fazlasına satılıyor.
4-Bu pazarların çoğunda jandarma karakolları da olduğu halde işin farkında olan yok.
5-Birçok pazarlarda köy katipleri, ihtiyar heyeti üyeleri, muhtarlar ve korucuların bile dikkatlerini çekmiyen ulusal ödevlerinde ihanet ediyorlar.
6-Asıl kitlenin ürün mevsimi olan bu aylarda onu kır pazarlarında (mecburdur) diye sıkboğaz etmenin bir manası yoktur. Her eşyanın bir hayvan kirası bile olsa 10 kuruşluk ekmeğe daha 10 kuruş binmez. Biz her işte birbirimize böyle acımadığımız için düşüyoruz.
7-Bu yolsuzluklar kasaba ve şehirdeki ilgilerine pek duyurulmuyor.
(Köylünün dili ve dağ başlarında alışverişin yasası mı olur?) diye sanarak bu gayri meşruğ harekette bulunmaların çok layik oldukları hırpalanmayı istedikleri artık gafletle ortaya atılmış oluyor. Üç kuruş menfaatleri uğruna köylüyü soymak suçunu işliyen bu mütecasir ve saygısızların ticaret usullerini değiştirmeli, muhtar, kamunbay ve ilçebayların çok göz kulak olmaları gereken bu önemli soygunculuğun sonu tez elden alınmalıdır.
Ulus adına ilgililere yalvarıyoruz: Bilhassa muhtar kurullarına şiddetli tenbihlerde bulunularak dinlemeyenleri, ticaretlerinden dahi men selâhiyeti verilmeli…
E. Er” (Yeniyol, 28 Ağustos 1936).
Yörede eskiden kır pazarlarının genellikle halkın yaylaya gidip geldiği ilkbahar ile sonbahar başları arasında kurulduğu anlaşılmaktadır. Burada hayvansal ürünlerin yanı sıra bazı dokumalar, ağaçtan kaplar, hayvan aksesuarları gibi eşyalar satılmaktaydı. Geçmiş dönemlerde paranın yanı sıra takasla da alışveriş yapıldığı bilinmektedir.
Ancak yukarıdaki gazete metninde aktarıldığı üzere, kır pazarlarında fiyatlar yerleşik çarşılara göre bir hayli yüksektir. Bunun başlıca nedenleri, alıcı açısından rağbetin çok, seçeneğin az olması, satıcıların konaklama ve ulaşım giderlerinin ürün fiyatlarına fazladan yansıtılması olmakla birlikte, yukarıdaki şikâyetlerden de anlaşılacağı üzere tüm bu koşulların fırsatçılığa zemin hazırlaması da önemli bir nedendir.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.