DOLAR: 34.6 TL
EURO: 36.4 TL

1936’DA KÖYLERDE DOMUZLA SAVAŞ

7 yıl önce
626 kez görüntülendi

1936’DA KÖYLERDE DOMUZLA SAVAŞ
Reklam

1935-1936 yıllarında Giresun’da halkın yüzde sekseninden fazlası kırsal alanda yaşamakta ve tarımla meşgul olmaktaydı. Tarla, bağ ve bahçelerden elde ettiği gelirlerle yaşantısını sürdüren köylüler ekin ve dikinlerine zarar veren, mahsulünü harap eden yabani hayvanlara karşı da mücadele etmek zorundaydı. Durumdan haberdar olan hükümet yetkilileri, kırsal alanda araziye ve üretime zarar getiren başta domuz olmak üzere bazı yabancı hayvanların etkisiz hale getirilmesi bağlamında halk üzerinde bazı yaptırımlar uyguluyordu. Giresun sınırları dahilinde köylülerin, arazilerine zarar veren domuzlara karşı mücadeleleri devlet tarafından desteklenen bir proje halindeydi. 28 Ocak 1936’da köylerde geniş bir domuz avı gerçekleştirildi. Ancak ne kadar domuz avlandığı hakkında bir malumata ulaşılamamıştır. 30 Ocak 1936 tarihli Akgün gazetesinde, M. Karaman’a ait “Köy Konuşmaları” adlı köşede domuzlara karşı verilen mücadele şu şekilde haber olmuştu:

“Domuzla savaş… Bu aylar, köylümüzün işlerinin en az olduğu zamandır. Bu ayda yapılacak işler hükümetçe gösterildi; domuz öldürme işi. Hükümet halkın bu büyük işi kolayca başarması için kâfi derecede tüfek ve cephane veriyor… Ayrıca domuz öldürme işlerini gütmek için de memurlar istihdam ediyor. Bundan sonrası köylünün çalışmasına dayanır. Köylü yurttaşlarımız bu işe çok ehemmiyet vermelidirler. Bir ay sonra tarla ve köyün mevsimlik işleri başlayınca bu işe istenildiği kadar bakılamaz. Bu bir ay içinde ne yapılırsa hepsi o kadarla kalır. Yazın tarla ve bahçelerini domuzun saldırışından korumak için evinde çoluğunun çocuğunun arasında rahat yatamayarak, yorganını omuzlayarak domuz beklemeğe giden köylü yurttaşlarımız; bu gün domuz öldürme işlerine canla başla koşmalıdırlar. 28-1-936 salı günü vilâyetin birçok yerlerinde geniş mikyasta domuz avları yapıldı. Bu avda ne kadar domuz öldürüldüğü bu güne kadar tespit edilmiş değildir. Tekrar söylüyoruz: domuz öldürme işleri görüldüğünden çok fazla ve çok mühimdir. Her yıl yüz binlerce liralık mahsulümüzü mahvettikten başka fındık dallarını ve ocakları bile kemirip perişan ediyor. Köylü yurttaşlarımız gözlerinizi dört açın…” (Akgün, 30 İkincikanun 1936).

Domuzlarla mücadele, elbette ki köylü kesimin üretimi açısından önemliydi. Çünkü köylülerin düğününde, bayramında, cenazesinde ve gündelik yaşamında lazım gelen tüm maddi kaynağı toprakta elde ettikleri gelire endeksliydi. Hayvancılık genellikle ikinci gelir kaynağı olsa da herkesin uğraş alanı olmayıp, genellikle aileye yetecek kadar yapılırdı. Domuzlarla mücadele o yıllarda şarttı. Devlet de buna destek veriyordu. Ancak bugün hala sürdürülen domuz avları, hem kontrolsüz hem de doğanın dengesini bozacak düzeydedir. Özellikle sosyal medyada, avcıların spor ya da hobi olarak yaptıkları domuz avları sıklıkla rastlanan bir durum haline gelmiştir. Kontrolsüz avlar, dünyanın yaşamsal sistemine olumsuz etkiler bırakmaktadır.

Öncelikle yapılması gereken şudur: Fındıkçılık yapanların kış aylarında kontrolsüzce domuzları yok etmesi yerine, bahçelerinin kenarlarını domuzlara engel teşkil edecek biçimde çevirmeleri gerekir. Bunun bahanesi de hazırdır yöremizde: “Domuza yol kıtlığı mı var” derler. Ama illa ki her şeyin bir çözümü vardır, istendikten sonra… Yoksa kontrolsüz domuz avları endişe verici düzeyde doğanın dengesini bozar ve bizler bunu belki yarım asır sonra, belki bir asır sonra fark ederiz. Yanlış anlaşılmasın; bu yazı domuz seviciliğinden yazılmamıştır. 1930’lardaki durumla bugünkü durumu mukayese etmek için yazılmıştır.

Yoksa ne dağın domuzu biter, ne de faresi…

Ama buna doğa karar vermeli işte!…

Reklam
Bu Konuyu Sosyal Medyada Paylaş

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Yukarı Çık