DOLAR: 34.6 TL
EURO: 36.4 TL

1914’TE “İZMİR MEKTUPLARI”NDA ÇEPNİLER-2

7 yıl önce
654 kez görüntülendi

1914’TE “İZMİR  MEKTUPLARI”NDA ÇEPNİLER-2
Reklam

(Bu yazının ilk parçası, 1914’te “İzmir Mektupları”nda Çepniler-1” başlığıyla birkaç hafta önce yayınlanmıştı). Eğitimci ve siyasetçi Kazım Nami’nin 1914’teki İzmir seyahatinde, bölge genelinde Çepniler ve diğer boylar üzerinde yaptığı gözlemlere dair, Türk Yurdu Dergisi’nde yayınlanan yazısının devamı şöyledir:

“Çepnilerden, Kızılkeçililerden, Kayıhanlılardan beş altı kişi geldi; bunlarla bir saatten ziyade konuştum. Çepniler “Horasan” cihetlerinden geldiklerini söylüyorlar, kendilerine Bektaşî süsü veriyorlarsa da İran Şahlığına oturan Safevî İsmail’in zamanında Şiîleşen Türklerden olmaları pek muhtemeldir. Manisa, Bergama, Çanakkale, Balıkesir civarlarıyla Konya, Adana ve Haleb Çepni aşiretleri vardır; bu aşiretler “Karalar”, “Eğnekocalı”, “Esnef, “Zeynelli”, “Nusretli”, “Bayramlı”, “Yalnayak” gibi yedi oymağa ayrılıyorlarmış. Çepniler eski Türk itiyâdlarından, huylarından birçoklarını henüz muhafaza ediyorlar. Bunlarca iffetin, namusun kıymeti pek büyüktür; aralarında emniyet ve itimad câridir. Kati ile mahkûm olmuş Çepni yok. En büyük cinayetleri hayvan hırsızlığıdır, Bu çalışkan ve uslu adamlar, yalnız bu hayvan hırsızlığına karşı zayıf kalplidirler. Bu kusur nereden gelmiş? Belki de kendilerince mukaddes bir iş telakkî edilir. Bunlar da bir vakit göçer konar aşiretlerden imişler; “Tanzîmât-ı Hayriye”den sonra iskân edilmişler; bununla beraber göçebelik hayatını hâlâ sürüyorlar, Çepnilerde erkek evleneceği vakit babasının veya bir ak sakalın intihab edeceği kızı almağa mecburdur. Sevmek, kız kaçırmak pek ayıp olmakla beraber şimdilerde onlarda da tek tük zuhur ediyor. Talâk yasaktır. Bir erkek ancak ikiye kadar kadın alabilir. Faiz kat’iyyen haramdır. Miras en küçük çocuğa kalır. Baba sağlığında büyüklere ne verirse verir; kıza miras düşmez. Baba çocuklarına mirasını taksim etmeden ölürse, ak sakallar toplanır, mirası çocuklar arasında taksim ederler; ancak en çoğunu yine küçüğe verirler. Çepniler Cuma günü hiçbir iş tutmazlar, hemen bütün aşiretler gibi gün battıktan sonra tuz, soğan gibi acı şeyleri evden çıkarmazlar; dışarıdan isteyenlere vermezler yalnız bir ocaktan ayrılmış olanlara bu şeyleri vermekte bir beis yoktur. Çepniler, derviş koşmaları, ilâhîler okuyorlar; mazbut olmadığı için, ağızdan ağıza geçerken birçok tahriflere, yanlışlıklara uğramış; anlayabildiklerimden birkaç kıt’a şuraya yazıyorum: Aşağıdaki ilâhî Çepnilerin “Pir Sultan” dedikleri zatın eseri imiş:
Altın gem urup esnedemedim/Koyu gölgelerde besledemedim
Binüb üstüne üç gözle gösteremedim/Evvel atı severim sonra güzeli,
Üç güzele dokudayım çulunu/Sırma gümüşünden çaktırayım nalını
Gelibolu’ya uğradayım yolunu/Evvel atı severim, sonra güzeli.
Pir Sultân’ım, abdalım, hastayım hasta/Ala gözlü görünce olurum usta
Muhammed’den bir at ile bir murâd iste/Evvel atı severim, sonra güzeli
Yollara çıkınca toz duman koparır/Vardığı yerden yemini aparır
Koçyiğitleri kandan, keneden kurtarır/Evvel atı severim, sonra güzeli
– (ken belâ demekmiş). Bir başkası:
Altımızda yarım hasır/İçimizde yoktur kusur
Üç kimse idik olduk esîr/Kaldık Eğriboz’un kafasında, zindanda
Önümüze verdiler azıcık kömür/Üstümüzde vardı gökçe demir
Üç kişiden üçümüz de esîr/Kaldık Eğriboz’un kafasında, zindanda
Altımızda yarım halı/Üstümüzde hurma dalı
İmdada yetiş yâ Arslan Ali/Kaldık Eğriboz’un kafasında, zindanda”….
(Kazım Nami, Türk Yurdu, 20 Ocak 1914, sayı: 57, ss. 156-158. Derginin bu kısmının elime geçmesinde büyük katkısı olan Dr. Yalçın Yılmaz Bey’e teşekkürü borç bilirim.) DEVAM EDECEK.

Reklam
Bu Konuyu Sosyal Medyada Paylaş

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Yukarı Çık