ZEMHERİ VE GÜCÜK AYLARINA DAİR BAZI MAHALLÎ NOTLAR (1)
Bu yazıda, Giresun yöresinde halk arasında “eski aylar” veya “kocakarı ayları” gibi adlarla anılan halk takviminde yer alan bazı belirli gün ve gecelere dair anlatıları ele alacağız.
Özellikle, halk arasında Karakış (Aralık), Zemheri (Ocak), Gücük (Şubat) aylarında bazı gün ve geceler; aşırı soğukluğu, geleneksel fırtınaları ile bilinmektedir. Bunlar yüzyıllarca deneyimlenmiş, nesilden nesile aktarılarak günümüze ulaşan ancak çoğu unutulmaya yüz tutmuş olan özel günlerdir. Bu kültür ürünlerinin uzun vadede belleklerden silinmemesi adına yöre halkından derlediğimiz bazı anlatıları yazıya dökeceğiz…
Yörede, halk arasında şöyle bir deyim vardır: “Zemheri demiş ki: Benim adım Karakış olsaydı, ineğin karnındaki danayı dondururdum”. Yani Zemheri o kadar soğuktur ki yalnızca adı “Karakış” değil… Zemheri soğukları “kar önü” soğuklarıyla meşhurdur ki Karakış ayını aratır…
Zemheri ayının en soğuk ve fırtınalı günleri, halk arasında “Sarıbuz Geceleri” olarak bilinen günlerdir. Bu günlerde çatılardan büyük buzlar asılır. Özellikle Zemherinin 18’i gecesine (miladi 31 Ocak) “Sarıbuz gecesi” denilir. Bu gecede keskin soğuk ve don olur.
Sarıbuz geceleri ile ilgili Espiye’de seksen yaş üzeri kadınlarla yaptığımız derlemelerden birinde şu ifadeler geçmektedir: “Bu geceler (Ocak ayı ortaları), sarıbuz geceleri… İstanbul’a vurdu sarıbuz geceleri (fırtınaları), buraya doğru geliyor (fırtına). Sarıbuz geceleri, kışın en ağır olduğu geceler… Aş çorbası pişirirdi annem, sarıbuz gecelerinde. Yarma; fırın darısından. İç yağı da katardı içine. Kapıdan gelene geçene de verirdi…”(Fatma Yanık ile yapılan görüşme, 14 Şubat 2021).
Espiye ve Dereli yörelerinde anlatılanlara göre; Sarıbuz gecesinde 20. yüzyıl başlarında yörede yaşayan Hıristiyanlar, Harşit Çayı’na gider, o gece deredeki bir göle haç atarlarmış. Suya dalarak haçı gölden kim çıkarırsa ona hediye verirlermiş. Bu gayrimüslim geleneğinin Espiye-Dereli yöresinde bugün anlatılıyor olması, yöredeki Hıristiyanların Harşit Çayı’nda o gece toplandıklarını göstermektedir.
Harşit Çayı, eskiden özellikle sonbaharda geçit vermeyen bir akarsuydu. Harşit havzası doğu-batı bölgelerle Anadolu içlerine giden yolların önemli bir kavşağı, bir geçiş güzergâhı idi. Merkezî bir yer olmasından dolayı bölgedeki en eski ve yoğun yerleşim bölgesiydi. Tarihsel süreçte çeşitli uygarlıklara ve mücadelelere sahne olmuştu. Bunlardan sonuncusu, Rus işgalinin sonunda gerçekleşen Harşit Savunması idi.
Yöre genelinde halk arasında, kullanılan bir başka takvimsel adlandırma ise “deli gücük”tür. “Deli gücük” tabiri, Gücük ayının (miladi 14-21 Şubat) ilk haftasına verilen addır. Ağacın, taşın, toprağın, dağın, denizin ve dalganın bile kişilik atfedilerek konuşturulduğu halk efsanelerindeki gibi -yukarıda Zemheri’nin de konuşturulduğu örneği gibi- Gücük ayının da “ya başım ya beşim” dediği aktarılır. Bunun halk arasındaki anlamı; Gücük ayının ya ilk gününde (miladi 14 Şubat) ya da beşinci gününde (miladi 19 Şubat) aşırı soğuğun, kar ve fırtınanın olacağıdır. Ancak tüm bu sert koşullara rağmen halk arasında yine söylenir ki “Gücük ayında ne kadar kar yağarsa yağsın, çabuk erir” (Emine Kaya ile yapılan görüşme, 15 Şubat 2021).-Devam Edecek-
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.