ADÂLET MASALCILARINA ÂDİLÂNE SORULAR !
Geçenlerde bir yerde okumuştum; “Delinin biri bir kuyuya taş atar ve bundan hukuk doğar. Başka bir deli gelip adına kanun denen bu taşın yerine kendi taşını koyana kadar da devam eder. Sizi, hukuk denen metin putuna karşı koruyacak hiçbir güç yoktur. Hukuk, güçlünün metresi, güçsüzün ali kıran baş kesenidir…Hukuk, bütün kutsal metinler içinde en zorba olanıdır.”
Bir hata, kusur, suç karşısında takdir edilen ceza ne olursa olsun “hak yerini buldu” demek, madur ve mazlumu mutlu etmek zordur. Adâletin mâbedi olan mahkeme salonlarından yüreklerin mahzun ayrılma sebebi de budur. Kul hakkının önemli olmasını, cehennemin varlık nedenini başka türlü nasıl açıklarız?
Güzel ülkemde, bu ara, Ankara’dan İstanbul’a bir adâlet yürüyüşü var, malum. Gazeteci, yazar, siyasetçi, Chp parti meclisi üyesi, genel başkan yardımcısı, milletvekili Enis Berberoğlu’nun, “Türk devletinin sırlarını milli menfaatlere aykırı olarak basın yoluyla ifşa etmekten” yirmi beş yıl mahkumiyet cezası almasıyla başlayan yürüyüş. Öyle ya ortada istenmeyen bir mahkeme kararı var ve o karar güya adâletsiz! Ne devlet önemli ne devletin sırrı! Kim bizim adamımızı hapse atabilir ki! Yürüyelim arkadaşlar! Verilen mahkumiyet kararı benim açımdan da adâletsiz! Adı geçen sayın mahkumun, Türk devleti ve milletine karşı işlediği “vatana ihanet” anlamındaki suçunu değil yirmi beş yıl ömür boyu hapsin bile karşılamayacağını düşünenlerdenim. Benim ve benim gibi düşünenlerin vicdanımı kim, hangi hakim, hangi adâlet yatıştıracak?
Adâlet için yürüdüğünü söyleyen sözde adâlet savaşçılarına âdilâne soruyorum şimdi; Adalet, en çok da insanı yaşatmak için vardır. Hemen her gün devletimizin, milletimizin bekçileri güvenlik güçlerimizden birkaç tanesini şehit eden terör örgütünün yuvası olan dağlarımıza, kandil’e, destekçisi ülke başkentlerine yürüyüş yapmayı neden düşünmediniz? Vatan hainleri, onbeş temmuz gecesi, iki yüz elli insanımızın hayat hakkına kıyarken tankların üstüne doğru niçin birkaç adım olsun yürümediniz? Fetöcü hain savcı ve hakimlerin uyduruk Ergenekon terör örgütü üstünden Türk ordusunun paşalarını birer birer tutuklayıp hapse tıkarken, intihar etmelerine sebep olurken adâlet için yürümek niçin aklınıza gelmedi? Ankara’dan İstanbul’a varınca, adâlete müdahale ettiğini söylediğiniz iktidar gücü yok mu olacak? Siz yürüyünce kanunlar, yasalar mı değişecek? Siz yürüyünce, hakim ve savcıların başına taş mı düşecek de kararlarını gözden geçirecekler? Siz yürüyünce, hakim ve savcıları siyaset gücünün gölgesinden kurtaracak mucizeler mi gerçekleşecek? Siz yürüyünce, haksız yere hapsedilenlere af mı çıkacak? Siz yürüyünce, adâlet dile gelip “âferin size, benim için bu sıcaklarda yürümeniz takdire şayan” mı diyecek? Siz İstanbul’a varınca Türkiye adâlete mi gark olacak? Sizler de biliyorsunuz ki hepsinin cevabı kocaman bir hayır!
Adâletin bu mu dünya! Bu insanları kim, niçin yürütüyor? Hele bir cevap ver?
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.