DOLAR: 34.6 TL
EURO: 36.4 TL

"Mevlüt KAYA" Tarafından Eklenen Konular

5 yıl önce

1930’ların önemli toplumsal sorunlarından biri de içki ve kumarın olumsuz etkilerinin köylerdeki yansımalarıydı. Ulaşımın güç olduğu, kontrolün geç olduğu yerlerdi köyler… Bilhassa kumar, bu dönemlerde köylünün yakalandığı amansız bir illet gibiydi. Çözümü ise herkesin kendi iradesiydi. Kumar yüzünden köyde insanların birbirine borçlanmaları, evlerine, çocuklarına, ailelerine bakamamaları toplumda ciddi bir sorun teşkil ediyordu. Vaktini kahvehanelerde geçiren erkekler, işgücü sağlamak yerine bu...

5 yıl önce

1930’lu-1940’lı yıllar, Anadolu genelinde ekonomik koşulların Cumhuriyet öncesine göre çok daha iyi, ancak yine de yetersiz olduğu dönemlere tesadüf etmektedir. Bunda, Anadolu’da yaşanan tarımsal verimsizliğin yanı sıra, İkinci Dünya Savaşı’nın da öncesiyle sonrasıyla olumsuz etkileri mevcuttur. Kurtuluş Savaşı sürecinde işgalcilerin yaptıkları tahribatların yaraları henüz sarılırken, 1929-1930 yıllarında ülkede etkisini gösteren Büyük Dünya Ekonomik Bunalımı da 1930’lu yıllarda ülkenin iktisadi ve...

5 yıl önce

İlk parçası geçen hafta yayınlanan aşağıdaki yazıyı anlamlandırabilmek adına, yazının önceki kısmını okumak gerekir… 1936 yılında, Eynesil köyü ve Espiye nahiyesinde yapılan okullar hakkında, Giresun basınının önemli bir kolu olan Akgün gazetesinde yer alan yazının devamı şöyledir: “… Okul baştanbaşa boyanıyor. Alt kat bölmeleri henüz döşenmemiş. Tamamlamak için çalışıyorlar. 50 çocuğun yatı vaziyeti temin edilmiş. Halk, köylü, binlerce lira sarf ederek meydana...

5 yıl önce

1936… Memleketin her yanında okul ihtiyacı had safhada. Okumak, tahsillenmek ve bundan iş, meslek sahibi olabilmek zor. Çünkü imkânlar kısıtlı. Üzerinden yıllar geçmiş ise de henüz Birinci Dünya Savaşı’nın ve Milli Mücadele sürecinde memleketin yaşadığı tahribatın izleri silinmiş değildi. Ancak bu kısa süreçte her alanda azamî derecede yol kat edildiği de bir gerçekti. Cumhuriyetin ilk yıllarında okuryazarlığın arttırılması, halk arasında eğitimin...

5 yıl önce

Giresun denince akla gelen ilk şey fındıktır. Yeşilliğinde, ormanlar kadar fındık bahçelerinin de payı büyüktür. Fındık ise bahçe tesisi ve bakımından harman vaktine, Eylül sonundan Mart başına kadarki satış sürecine kadar yöre insanının yoğun olarak meşgul olduğu bir geçim kaynağıdır. Yerde kar olmadığı tüm zamanlarda, yılın her ayında fındık bahçelerinde çalışılmaktadır. Fındık uğraşı, yörede bir yaşam biçimi halini almıştır. Yöre türkülerinde, söz varlığında, yörede zaman...

5 yıl önce

1935 yılının Kasım ayında, Giresun Belediyesi’nin bir kurul toplantısına dair, dönemin basınında rast geldiğimiz bir haberi burada nakledeceğiz. İlgili haber, dönemin yerel idarelerle ilgili sorunlarının neler olduğuna, Giresun özelinde ışık tutar niteliktedir. Akgün gazetesi, belediye kurulunun toplanmasına ve kurulda görüşülen konulara yönelik haberini, birkaç başlıkla aktarmıştır. Haber metni şöyledir: “Uray kurulu Uray kurulu Hacı oğlu Asım başkanlığı altında 12-11-935 salı günü...

5 yıl önce

1870’lerde Canik sancağı dâhilinde pamuktan bir çeşit siyah bez imal edilerek bazı kazalara satılmaktaydı. Ayrıca ev ihtiyaçları için elvan ve menfeş cicim denilen kilim, heybe, çuval, dolak, şalvar ve aba yapılarak civarda kullanıldığı, keçi kılından çuval, büyük saman hararları, at torbaları yapılıp yörede kullanıldığı, Sivas ve bazı yerlere götürülerek satıldığı görülmektedir. Bir-iki karyede ise kamıştan hasır yapılarak civarda kullanıldığı gibi,...

5 yıl önce

1869’da Gümüşhane’de çorap, ayak yemenisi, meşin ve sahtiyan, Kürtün’de kilim ve küfe imal edilmekteydi. Tirebolu’da Ağaçbaşı ormanlarında çam ve köknar bulunmakta, buradan kesilen ağaçlar gemilerde kullanılmakta, ancak ormanların denize uzak oluşu ve taşıma masrafından dolayı ticareti zordu. Trabzon Vilayet Salnamesinde, taşıma işleminde Harşit Irmağı’ndan yararlanılması gerektiği belirtilmiştir. Tirebolu ve Rize kazalarında, Gümüşhane ve Lazistan sancaklarında işletilen ve atıl durumda olan bazı...

5 yıl önce

“Cefa istersen ek-biç; Sefa istersen kon-göç…” Ziraat ve yaylacılık böyle değerlendirilmiş, Türk boyları arasında yaygın kullanılan bu eski atasözümüzde… 1950’li-1960’lı yıllarda köylerimizin yaşantısı; mahalli basından, makale ve kitaplardan okuduğumuz, büyüklerimizden dinlediğimiz kadarıyla, bugün için tam bir nostalji kuşağını andırıyor… Tarlalardan yeşeren umutların, sevdaların hüküm sürdüğü, yayla yollarında filiz verdiği dönemler… İmeceler eşliğinde tarla, bahçe, ormanlarda yaz-kış demeden çalışıldığı bu zamanlarda, insanlar birbiriyle dertleşir, fikir...

5 yıl önce

Taş duvarlar… Yöre geçmişinin dilsiz tanıkları… İki türlü eski taş duvardan söz edebiliriz yöremizde: 1. Ev, ahır, köprü, yol ve ortak kullanılan bazı meskenlerin duvarları. 2. Yığma yöntemiyle yapılan, basit tarla ve bahçe duvarları. Eski tarihlere doğru gidildiğinde, yüzlerce yıl öncesine ait yayla/oba duvarlarına da rastlanmaktadır yöremizde: Halk arasında “Hacı Abdullah Duvarı” olarak bilinen ve 400 yıl önce yapıldığı söylenen, Alucra-Çıkrıkkapı yaylasının eski...

« Önceki SayfaSonraki Sayfa »
Yukarı Çık