Terör devleti İsrail’in çoğu zaman yasaklı silah ve gaz kullanarak kadın, çocuk, yetim, öksüz on binlerce Filistinliyi katletmesi soykırımın ta kendisidir.

Son olarak da Hamas lideri İsmail Haniye’yi Tahran’daki konutunda sabaha yakın füzeyle vurarak şehit etmesi Ortadoğu’daki ateşe benzin dökmekle eşdeğer bir eylemdir. Bu kanlı saldırı bile İsrail’in eşkiya devlet olduğunun tescilidir.

Dünya ülkelerinden birçoğunun kendi halkları karşı olmasına rağmen, haydut devletin bu katliamına destek vermeleri veya sessiz kalmalarıda zalime yardımcı ve suça ortak olmak anlamına gelmektedir.

Geçmişte kendilerine birçok peygamber ve kutsal kitap gönderilen İsrailoğulları peygamberlerine asi olmuş, hatta onlardan bazılarını öldürmüştür. Kötülüklerinden dolayı da Allah’ın lanetine uğrayarak zaman zaman vatansız kalmışlardır.

Yine 1492 yılında Endülüs’te yüz binlerce Yahudiyi İspanyolların barbarca katliamından Osmanlı ecdadımız kurtarmıştır.

Nil’den Fırat’a kadar( Arz ı Mevud diyerek) uzanan beldeyi topraklarına katmayı hedefleyen İsrail’in bu tutumu, bölge ülkeleri ve ülkemiz için bir tehdit oluşturmakta, ayrıca dünya barışınıda tehlikeye sokmaktadır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın haklı bir ikazını bahane eden İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz’ın ” Erdoğan İsrail’e saldırmayı planlıyormuş. Saddam’da böyle diyordu. Birisi ona Saddam’ın sonunu hatırlatsın” şeklindeki sosyal medya paylaşımı ve ayrıca İsrail’in Türkiye’nin Nato’dan çıkarılması talebi üst üste değerlendirildiğinde “Eceli Gelen Köpek Cami Duvarına ..şer.” atasözünü akıllara getirmektedir.

Tarih tekerrürden ibarettir. Bu kadar masum insanın kanını döken İsrailin mevcut yönetimi yönetimi bu gidişle geçmişte olduğu gibi elindeki toprakları da kaybederek halkına büyük acı ve sürgün hayatı yaşatabilir.