ETİK BİR BÜTÜNDÜR, PARÇALANAMAZ !
Yaşları küçük iki kardeş, mâli durumları iyi olmasına rağmen yırtık pırtık bir şeyler giyinip dilenmeye çıkarlar. Yoldan gelip geçenlerin kimi para, kimi meyve, kimi ekmek, kimi bisküvi, çikolata vb. verir. Bazıları da çocukların saçlarını okşayıp geçer.. Bir kadın da “-benim için biraz çalışın, karşılığında size yemek vereyim” der. Çocuklar da “çalışmak da istemiyoruz yemeğinizi de, aç değiliz” derler. Bunun üzerine kadın “o vakit niçin dileniyorsunuz” diye sorunca, ” dilenmek nasıl bir şeymiş merak ettik, insanların tepkilerini görmek istedik” derler. Kadın; ”sizi gidi edepsizler” deyip çocukları azarlayarak uzaklaşır. Dilenme deneyimini tamamlayan çocuklar eve dönerken topladıkları yiyecekleri kuşlar yesin diye otların arasına bırakırlar, paraları bir başka dilenciye verirler. Kardeşlerden birisi “ topladığımız her şeyden kurtulduk, başımızın okşanması hariç, zira onu bir yere atmamız imkansız…” der.
Hikayemiz, evrensel manada “insan tutum ve davranışlarının iyi ya da kötü olarak değerlendirilmesi” şeklinde tanımlanan etik adına güzel bir örnek. Hemen hemen her din, ırk ve kültürden insanın benzeri davranışları göstermesi mümkündür. Bireysel davranışları iyi veya kötü olarak adlandıran ahlak ile evrensel etik arasında bu anlamda bir bağ vardır. Ki ahlak; tüm insanlar için geçerli olan, eşitlik, özgürlük, doğruluk, adalet, sevgi, temizlik, düzenlik, güzellik, yararlılık gibi yüce değerleri barındırır. Yani ahlak insana özgü bir kavramdır, insan hayatını değerli kılan kurallarla ilgilidir. Bu anlamda olmak üzere, insan, etik değerleri birlikte gerçekleştirmesi, sergilemesi gerekir. Örneğin; sevgi dolu bir insanın aynı zamanda adil olması, insanlara eşit davranması, yararlı olması, doğru olması, temiz olması beklenir. Aksi halde sevgi dolu olduğunu söylemenin bir değeri yoktur. Çünkü, etik bir bütündür, parçalanamaz!
“İslam bir bütündür…” yaklaşımını da böyle değerlendirebiliriz, Nitekim, İslam dini; itikad (inanç sistemi), ibadet(kulluk görevleri) ve ahlak esaslarıyla bir bütündür diyoruz. Bunların biri olmadan diğerleri eksik kalır. Bir müslüman “ben de yok onda da olmasın” ile “bende var onda da olsun”u birlikte barındıramaz. Aynı şekilde “ben de var ama onda olmasın” anlayışı ile “benim değil onun olsun” anlayışını, “onun ki benim olsun” ile “benim yok ama onun olsun” anlayışını, “onda var bende de olsun” anlayışı ile ”onda yok bende de olmasın” anlayışlarını aynı anda ruhunda barındıramaz Müslüman:, hem hırsız hem cömert olamaz, hem kindar hem de merhametli olamaz, hem yalancı hem de adil olamaz.
Toplumca, hikayemizde olduğu gibi, bir çeşit sevgi dokunuşu olan “baş okşama” benzeri; kalıcı, unutulmaz, alınıp satılmaz, gönül devşiren şefkatli davranışlara çok ihtiyacımız var. Çocuklarımızı, gençlerimizi bu yönde etik davranışlara duyarlı kılmak terbiyenin asıl hedefi olmalıdır. Zira; Ebubekir Razi’nin dediği gibi “bir dirhem bilgi bir okka terbiyeye muhtaçtır”
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.