EYVAHTAN KURTULMAK İÇİN EVVÂB OLMAK GEREK!
“O ne güzel kuldu!” dedi Rabbim, şereflendirdiği bir kuluna. Dönülmesi gereken yere, O’na, arzuyla, koşa koşa döndüğü için. Ne vakit başı belaya girse, zora/günaha düşse O’na vardığı için, acz ve çaresizliğini O’na itiraf ettiği için. Evvâb olarak et-Tevvab’a döndüğü için.
Öyle ya varlıkla sınanmıştı, iktidarla, güçle, servetle sınanmıştı. Varlıkla şımarmamıştı. Dünya malının Rabbiyle arasına girmesine izin vermemişti. Onca makam, şan, nam, servet ve iktidara rağmen Rabbinden yüz çevirmemişti. ve hep O’na iltica etmişti. Çünkü ”O, ne güzel Mevla ve ne güzel yardımcıydı” Çünkü O; “Sen ki güzel bir kul olmasan da, ben güzel bir Mevla’yım, eğer senden çirkin şeyler sadır olursu, lütuf ve fazl bendendir. Senden bir kusur doğarsa, rahmet ve kolaylık bendendendir” diyendi.
Öyle ya Hakk’dan gelip yine Hakk’a dönme serüveninde, insanın kendi zannı haricinde bir başınalığı, kendi hükümranlığı yoktu. Ne bu aleme gelişi ne bu alemden gidişi kendi kararında değildi. Mülk, Hakk’ındı. Kendi mülkü sandığı emanet mekanlarda Hakk’ın emrinde bir fani olduğunu fark ederek, yüzünü O’na çevirmekten, Hakk’ın rızasına çokça yönelmekten başka çaresi yoktu.
Öyle ya ölüm vardı ve Hakk’tandı. Ki ölüm ânı baştan sona Eyvah!tı. Eyvah ise fâninin ve fenalığın önünde eğilmekten duyulan figandı. En iyisi günaha düşmeden tövbekar olmaktı. Günaha düşmeden ama günaha düşmüş gibi Hakk’a dönmekti. Evvâb olmaktı, ve tam da Hz.Süleyman olmaktı…
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.