DOLAR: 34.6 TL
EURO: 36.4 TL

GEYİK BOYNUZU ÜZERİNE

5 yıl önce
772 kez görüntülendi

Resim bulunamadı
Reklam

Geyik, yeryüzünde bilinen eski çağlardan beri yaygın olarak kullanılan bir kült haline gelmiştir. Birbirinden farklı kültürler ve uygarlıklarda kutsal sayılan geyik, Türk kültüründe aynı şekilde önemli bir yer tutmaktadır. Bilhassa dişi geyik, birçok uygarlıklardaki saygın yerini bugün hâlâ korumaktadır. Geyik kültü, Orta Asya’dan Anadolu kırsallarına uzanan tarihi sürecin sonucunda, bugün yer adlarıyla birlikte çeşitli efsanelerde canlı bir kültür mirası olarak sürerliliğini korumaktadır. Yeryüzünde eski çağlardan bugüne geyik kültünün yoğunluğuna dikkat çekmek adına, geyik kültünün uygarlıklardaki yeri ve önemine dair kısa bir derlemeyi burada aktarmak doğru olacaktır:

Sümer kahramanı Gılgamış’ın öldürdüğü korkunç yaratıklardan birinin adı Huvava’dır(1). Bu adın, Hitit geyik tanrısına sözcük yapısı bakımından benzer olması dikkat çekicidir. Ancak, Hitit dilinin Sümerceden önemli ölçüde etkilendiği düşünüldüğünde bunun doğal bir sonuç olduğu görülür. Hititlerin geyiklere karşı duydukları saygının temelinde, eski “doğacı” dinlerin izlerinin aranması gerekmektedir. Çünkü Hititlerde geyiğin kutsal sayılması, daha eski uygarlıklardan yaptıkları bir kültür alımıdır. Bugün Avrupa’nın çeşitli yerlerinde; bilhassa Almanya’da bir Hitit etkisi olarak görülen geyiklere duyulan özel saygı, geyikler için av yasağını doğurmuştur. Ayrıca İ.Z. Eyüboğlu’nun tespiti olarak; bugün Almanya‟da saygı duyulan geyik, Hititlerdeki tanrı Runda’nın geyiğidir. Hititlerin geyik kültü etkisi tüm Avrupa’yı ve Asya’nın büyük bölümünü sarmışken, Anadolu’da birçok tarikatın da yüceltici esin kaynağı olmuştur. Anadolu‟da Hitit etkisinden en çok beslenmiş olan oluşum Bektaşi tarikatıdır (2).

Grek kültüründe yay-ok ve elli köpekle ilişkilendirilen Akteon’un mağarada geyiğe dönüştüğüne dair bir inanış vardır. Hititlerde ve eski birçok Anadolu uygarlıklarında “geyik” unsuruna yoğun bir biçimde rastlanmaktadır. Örneğin, Hititlere ait bir kabartmada, başlığında boynuz bulunan ve elinde atmaca olan bir yönetici-tanrı, geyiğin üzerindedir. F. Kınal bu durumla ilgili, “tanrıları mukaddes hayvanları üzerine binmiş olarak tasvir etme geleneği Mezotpotamya menşelidir…” şeklinde görüş bildirmiştir (3). Kınal’ın bu tespiti, Hitit manevi yaşamındaki olası Sümer etkisini düşündürmektedir. Bütün bu veriler, geyik kültünün herhangi bir uygarlığa veya topluluğa atfedilmeyeceğini, evrensel bir boyutu olduğunu göstermektedir.

Ayakkabı ve türevi giyimlerde kullanılan çekecekler, eski zamanlarda boynuzdan yapıldığı için eski Yunanca “keras”, yeni Yunanca “kerato”; (boynuz) sözcüğünden türeyerek “kerata” olarak adlandırılmıştır. Kerata sözcüğü ise bugün hakaret olarak kullanılmakta olup, anlam aşınmasına uğramıştır; aslında “boynuzlu” anlamına gelmektedir (4): Κέρατα:Boynuzlu.

Tunç çağında Moğolistan halklarının kabilelerine özgü dini bir merkezi vardı. Bu merkezin bazı zamanlarda geyik taşlarıyla belirginleştirilmiş olduğu görülmüştür. Burada gerçekleştirilen dini ayinlerin güneş, gök ve bereketle ilgili olduğu bilinmektedir. Karasuk kültüründeki yarı insan-yarı hayvan biçimindeki figürlerin çoğunun üzerinde geyik boynuzu bulunan boğa ve yılanlar bulunduğu görülmektedir. Karasuk kültüründeki geyik kabartmalı mezar taşlarının, Türk kültüründeki yansımaları bugün araştırmalarla sabittir (5).

Eski çağlarda, ilkel insanların geyik postuna bürünerek geyik avladıkları ilgili araştırmalarla nakledilmektedir. Sibirya-Altay halklarında geyik, ruhla ilişkilendirilmektedir. Geyik tasvirleri, ayrıca İskit-Sibirya sanatının önemli bir sembolüdür (6). Ayrıca, Altay kültürleri ile eski tarihlerden beri sıkı kültürel ilişkileri olduğu bilinen Kore toplumunda geyiklerin kutsal kabul edildiği görülmektedir (7). E.Esin, geyik ve yaban keçisi motiflerinin, M.Ö. 1000. yılda Sibirya da dahil olmak üzere Avrasya‟da yaşamış tüm göçebe toplulukların ongunu olduğunu bildirmektedir (8). (Dipnotlar:  (1) Çığ, M. İ. (1998). Tarih Sümerle Başlar. Ankara: TTK yay., s.149. (2) Eyüboğlu, İ. Z. (1990). Tanrı Yaratan Toprak Anadolu. İstanbul: Der yay.,s.126-130. (3) Kınal, F. (1998). Eski Anadolu Tarihi. Ankara: TTK yay., s.214. (4) www.kulturelbellek.com (5) Bahar, H. (2013). “Avrasya’da Ölüm ve Türklerde Mezar Kültürü”. Prof. Dr. Nejat Göyünç Armağanı. Konya: Selçuk Üniv. yay.,s. 273. (6) Martinov, A. İ. (2013), Altay Kaya Resimleri, Ankara: AKDTYK yay., s. 9 vd. (7) Kim, H-J. (2004). “Kore’nin Eski Kaynaklarında Görülen Geyik Kültünün Anlamı”. JSS. 2004/18. s. 171-172. (8) Demir, N. (2010). “Kaya Üstü Resmi (Rock Art) Olarak Dağ Keçisi/Elik Ve Tarihî Altyapısı”. Zeitschrift Für Die Welt Der Türken. Vol. 2, No. 2. s.7.; (Bu yazı, 2014’te Karadeniz Sosyal Bilimler Dergisi’nde (sayı: 11, yıl: 6, ss. 230-253) yayınlanan “Uygarlıklarda Kutsal Geyik Motifi ve Geyik Motifine Bağlı Yer Adları” başlıklı makalemden derlenmiştir).

Reklam
Bu Konuyu Sosyal Medyada Paylaş

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Yukarı Çık