DOLAR: 34.6 TL
EURO: 36.4 TL

GEYİK ÜZERİNE

6 yıl önce
700 kez görüntülendi

Resim bulunamadı
Reklam

Anadolu’da bilinen “Alageyik” efsanesine dayandırılan geyik avının uğursuzluğu (Büyükokutan, A, “Dalaman Yöresinden Tespit Edilmiş Avcılıkla İlgili İnanç ve Uygulamalar Üzerinde Bir Değerlendirme”, TÜBAR Dergisi, Sy. 23,2008, s.11-12) inanışıyla ilgili halk arasında yaygın bir söz vardır:“Geyik avına bir kere giden bir daha tövbe eder”. Toroslar’daki Tahtacılarda ise uğursuzluk getireceğiyle birlikte, geyik avının günah olduğuna inanılmaktadır ve geyiğin kutsallığı türkülere yansımıştır: “Ben de gittim bir geyiğin avına aman aman/Geyik aldı gitti beni kendi dağına aman aman…” (Uçar, Z., “Türk Kültüründe Geyik ve Geyikli Baba Üzerine Gözlemler”, Kültür Evreni Dergisi, Sy. 21,2014, s.133).

Şah İsmail nefeslerinde, geyik avının uğursuzluk getireceğine dair, geyik kılığına girmiş bir velinin sözlerine rastlanmaktadır (Karadavut, Z. vd., “Anadolu-Türk Folklorunda Geyik”, Milli Folklor, Sayı: 76, 2007, s.105). Kılık değiştirmenin, doğaüstü bir güç tarafından, içinde bulunulan iyi veya kötü hale göre, ceza ya da mükâfat olarak gerçekleştiğine inanılmaktadır. Kılık değiştirme inanışını anlatmak için Türk efsanelerinde “…donuna girmek” deyimi kullanılmaktadır. Geyik donuna girmek de “geyik olmak” anlamına gelmektedir. Babai kollarından birini temsil eden Şeyh Şucâeddîn’in, Velâyetnâme’de eski bir şaman gibi hareket ettiği; bu geleneği yaşattığı bildirilmiştir. Velâyetnâme’ye göre şeyh, bazen geyik kılığına girip insanlara doğru yolu gösteriyorken bazense başka kılıklarda görülmüştür. Konuya dair anlatılarda işlenen en önemli olgu, geyik kılığına girmiş velilerin yol gösterici olmalarıdır. Geyikler, kendilerini avlamak isteyenleri dahi “mistik yola götüren bir kılavuz” olurlar (Say, Y., Şucâeddîn Velî Velayetnâmesi, Ankara, 2010, s.40,181).

Geyikle ilgili başka bir kültürel imge ise tarikat ve şeyhlerle ilgilidir. Her tekkedeki simgesel âlem ve şekillerin, o tekkenin veya tarikatın “dünya görüşünü” yansıttığı kabul edilmektedir. Tekke ve zaviyelerin kapılarının üstünde bulunan figür ve şekillerin, o tekke ve zaviyelerin inançlarıyla ilgili olduğu düşünülmektedir. Ankara Müzesi’nde bulunan ve Seyyidgazi’den getirilmiş olan sancak âlemde, birçok farklı imgenin yanı sıra iki adet geyik (veya tavşan) figürü bulunmaktadır (Karamağaralı, B., “Anadolu’da XII.-XVI. Asırlardaki Tarikat ve Tekke Sanatı Hakkında”, AÜİFD, 1973, C.21,Sy.1, s.250-251).

Tokat’ta Şeyh Meknun türbesinin duvarlarında geyik motifi bulunmaktadır. Yine, Niksar’da Çöreğibüyük tekkesinde, geyik kabartması bulunmaktadır. Geyik boynuzları tekke ve türbelerde oldukça yaygındır. Bursa’nın fethi sürecinde Osmanlı beyliğine birçok yardımı olduğu bilinen Geyikli Baba’nın, geyikleriyle konuştuğuna dair anlatılar mevcuttur. Hacı Bektaş Veli’nin Hacıbektaş’taki türbesinde, bir kolunun altında geyik olan bir resmi bulunmaktadır. Geyik figürü, Bektaşi ve Bâtıni tarikatlarında da önemli bir yaygınlığa sahiptir (Karamağaralı, 1973, s.250-251).

Anadolu’nun çoğu yerinde evlerin belirli yerlerine, nazardan korunma veya bereket dileme amaçlı geyik boynuzu asılmaktadır (Akalın, Ş. H., “Üzerlik”, Karacaoğlan-Çukurova Halk Kültürü Sempozyumu Bildiriler–II, Adana, 1993, s.247). Bu geleneğin sürdürüldüğüne Safranbolu’daki evlerde rastlanılmaktadır (Gür, D. vd., “Anadolu Kültüründe Nazar ve Nazarlıklar: Safranbolu Örneği”, TKSAD, Vol:1, No:3, 2013,s.117). Ayrıca kutsal sayılan geyikle eşdeğer tutulan elik keçi kaya üstü figürlerinin bugün Türkiye’de aşağıda belirtilen yerlerde varlığını gösterdiğini de belirtmek gerekir (Demir, N., “Kaya Üstü Resmi (Rock Art) Olarak Dağ Keçisi/Elik ve Tarihî Altyapısı”, Zeitschrift Für Die Welt Der Türken, Vol:2, No:2,2010, s.6-11): Ordu-Mesudiye Esatlı Köyü, Adıyaman-Merkez Palanlı Köyü, Eskişehir, Seyitgazi Kümbet Köyü, Kars-Kağızman Geyiklitepe, Van-Çatak Narlı Dağları, Erzincan-Kemaliye Dilli Vadisi. Giresun kırsalında da yaban keçisine hem “elik keçi” hem de geyik denmektedir (Elik=el-ik/Elk: İngilizce başta olmak üzere birçok batı dilinde geyik “elk” yani yaban keçisi olarak geçer). Ayrıca TDK’nun Türkiye Türkçesi Ağızları sözlüğünde “elik keçi” yani yaban keçisi “geyik” karşılığında gösterilmektedir(http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&arama=kelime&guid=TDK.GTS.5390b13b3bbf90.77275527). Giresun’un Yağlıdere ilçesindeki Harava köyünde türbesi bulunan Hacı Abdullah Halife’nin, yöre kültüründe geyikle eşdeğer olan “elik keçi” efsanesi de buna örnektir. (Bu yazı, 2014’te Karadeniz Sosyal Bilimler Dergisi’nde (sayı: 11, yıl: 6, ss. 230-253) yayınlanan “Uygarlıklarda Kutsal Geyik Motifi ve Geyik Motifine Bağlı Yer Adları” başlıklı makalemden derlenmiştir).

Reklam
Bu Konuyu Sosyal Medyada Paylaş

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Yukarı Çık