DOLAR: 34.6 TL
EURO: 36.4 TL

GİRESUN YÖRESİNDE EVLENME GELENEKLERİ-1

6 yıl önce
849 kez görüntülendi

GİRESUN YÖRESİNDE  EVLENME GELENEKLERİ-1
Reklam

Türk ailesinin sosyal yaşamında büyük önem teşkil eden evlilik müessesesi, eskiden yörede genellikle görücü usulüyle gerçekleştirilmiştir. Diğer bir eski usul ise; bir erkek, bir kızdan hoşlanmış ve araya aracı koyarak kızı kendine yaklaştırmaya çalıştırmıştır. Buna halk arasında “kız kandırma” denir. Yarım asır öncelerde gerçekleşen, kızın gönlü olmadan ıssız yerde zorla kızı kaçırmaya halk arasında “kız çekme” denirdi. Çekilen kız, oğlanla evlendirilirdi. Bu süreçte aileler arasında dargınlık olsa da sonra “uyma” denilen barış gerçekleşir, iki aile arasındaki “dil tutma” olayı sona ererdi. Bazen de birbirine sevdalı iki genç, ailelerin birlikteliklerini istemedikleri durumlarda, geceleyin aradaki engelleri aşarak anlaşır, kaçarlardı. Bundan sonra artık oğlanla kız arasındaki “konuşma” denen aşama, “ev olma”ya dönüşürdü. Kaçan kızın ailesine “yitiğiniz bizdedir” haberini iletecek hatırı sayılır biri görevlendirilir, bu kişiye de “yitikçi” denirdi.

Bir erkek, bir kıza sevdalandığında, aracı koymadan önce durumu annesine açardı. Anne de babaya söylerdi. Baba uygun görürse, kıza ufaktan haber sızdırılırdı. Kız razı olduysa, istemeye gidilirdi. Kızın taliplisi olan erkek, kız evine gitmez; gitse de evin yakınlarında beklerdi. Kız, odada konuşulanları dinlerdi. Karar alınmadan önce, biri kızın ailesinden, diğeri oğlanın ailesinden olmak üzere iki kadın kızın “gönlünü yoklamak” için odaya, yanına giderlerdi. Genellikle ilk istemede kız hemen verilmez, ikinci veya üçüncü istemede verilirdi.

Erkek tarafının annesi kız istemeye giderken, eteğini ters giyerdi; bu eski bir adetti. Yine, eskiden, kız evinden kimse görmeden, çatal, bıçak, bardak, vb. eşyalar alınır ve oğlan evine götürülürdü. Bu uygulama ise “kızı oğlan evine bağlamak” inanışından kaynaklanıyordu. Erkek tarafı “Allah’ın emri, peygamberin kavliyle” kızı ister, kız tarafı ise “hayırlısı neyse o olsun”, derdi. Ardından çay veya kahve içilir, gündelik konulardan sohbete başlanırdı.

Kız tarafı için, kızlarına talip olan erkeğin işinin gücünün ne olduğuna da bakılırdı. İçkisi, kumarı olan ve herhangi bir iş güçle uğraşmayan erkeğe kız vermek istenmezdi. Talipli erkekte aranan şartlar arasında, askerlik yapmış olması da bulunuyordu. Eskiden liyakate çok fazla önem verildiğinden; kızın taliplisinin oturup kalkmasına, davranışlarına ve hatta yürüyüşüne bile dikkat edilirdi. Bu kıstaslar bir yana; bazen toplumumuzda iki gencin hayatını birleştirmesine engel olmak isteyenler de çıkardı: Talipli erkek, birileri tarafından alacağı kızın ailesine kötülenirdi. Kız tarafına kötü şeyler söyleyerek oğlanı kötüleyen kişiye “ara katıcı”, yaptığı bu işe ise halk arasında “oğlanı kesme” denirdi. Eğer arabozucu kimseler başarılı olursa, halk arasında bu durum “iş yıkma” olarak adlandırılırdı.

Kız tarafının ailesi, kızı vermeyi kabul ettikten sonra düğün tarihi belirlenirdi. Nişan için ayrıca bir düğün yapılıp yapılmayacağı kararlaştırılırdı. “Söz kesme” denilen aileler arası merasim yapılacaksa, sadece akrabalar kız evinde toplanarak, kıza söz yüzüğü takarlardı. Kız tarafından biri, yüzüklerin kurdelesini keserken “makas kesmiyor” diyerek oğlan babasından bahşiş alırdı. Bu gelenekler kısmen bugün de sürdürülmektedir.

Düğünden önce aileler arasında maddi hususlar konuşulur, görüşülürdü. Her iki tarafın bu konudaki yükümlülükleri belirlenirdi. Oğlan tarafı kızı pazara götürerek, istediği elbiseleri alırdı. Kızın bu amaçla pazara indirilmesine halk arasında “eksik görme” ya da “çamaşır etme” denirdi. Bugün bu geleneğe yöre kırsalında halen rastlanılmaktadır. Eskiden nişan töreni, düğün şeklinde değil, aileler arsında yapılmaktaydı. Sözlülük süresi ise bir-iki yılı aşmazdı. Bu uygulamalardan bazıları bugün hala sürdürülmektedir… (Devam edecek)

Reklam
Bu Konuyu Sosyal Medyada Paylaş

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Yukarı Çık