KARAOVACIK YAYLASINA DAİR TARİHSEL BİR NOT
Giresun’un ilçelerinden Eynesil-Yağlıdere arasındaki geniş havzanın yayla ve obalarının önemli bir toplanma, alışveriş ve geçiş noktası olan Karaovacık, yöre kültüründe önemli bir yeri olan 2528 rakımlı Ahılbaba/Halbaba Dağı’na da geçit veren geçmişi oldukça eski bir yayladır. Etrafının saran obalar, dağ eteklerine kurulmuş ise de Karaovacık merkezi düzlükten oluşmaktadır. Karaovacık merkezi; Eynesil, Görele, Tirebolu, Yağlıdere ve özellikle bağlı bulunduğu Espiye yaylacılarının hayvancılığa bağlı ticarî ilişkilerinde bir şekilde yollarının kesiştiği bir uğrak yeri olagelmiştir. Karaovacık yaylasının geçmişini aydınlatacak pek fazla yazılı kaynak veya belge olmasa da geniş bir bölgenin yaylacılık belleğinde yer tutmuş olması, buranın yöre tarihi açısından önemli olduğunun bir göstergesidir. Geleneksel yayla şenliklerinin düzenlendiği bu yayla, Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren sayısız otçu göçü (=ot göçü)ne tanıklık etmiştir.
Devlet Arşivleri’nden edindiğimiz 1836 yılına ait bir belgeyi burada ele alarak Karaovacık hakkında bilgileri paylaşacağız. Böylelikle halk arasında nadir de olsa bilinen ve daha önceki zamanlarda derlemelerimizden elde ettiğimiz kayıtlarda “Karaovacık adının nereden geldiği” hususundaki bilgileri yukarıda zikredilen belge ile kısmen doğrulamaya çalışacağız. 1836 tarihli belge, Evkâf-ı Humayun’a ait bir telhis belgesidir. Konusu ise “Kürtün kazası muzafatından Tirebolu’ya bağlı Karaovacık’ta bulunan Kara Beyzade Hasan Ağa Camii hitabetinin Nebi b. Hüseyin Halife’ye tevcihi”dir. Belgenin çevirisini aşağıda naklediyoruz:
“Evkaf-ı Humayun Nazırı Devletlü Efendi muktezasını ilam eylesün deyu buyruldu.Fî 8 Sa sene 252 Telhîs Ma’ruz-ı bendeleridir ki Nezaret-i Evkâf-ı Humayun’a mülhak evkaftan Kürtün kazası muzafatından nefs-i Tirebolu tevabiinden Karaovacık nam mahallinde vaki Karabeyzade Hasan Ağa nam sahibü’l-hayrın bina eylediği cami-i şerif vakfından olmak üzere yevmî bir akçe vazife ile hitabet cihet-i mutasarrıfı Hüseyin bin Nebi Halifenin vefatı vukuuyla mahlûlünden erbab-ı istikanından sulbî oğlu Nebi Halife tevcihen kaza-i tasdir naibi sulbi çakerine havale buyurulan işbu ilâmında istida eder cihet-i mezkûr müteveffayı merkumun elyevm uhdesinde olacağı derkenardan müsteban olmakla bu surette cihet-i mezkûr babası müteveffa merkumun mahlûlünden ber mucib-i nizam bi’t-takî bila kusur edayı hizmet etmek ve terk ve tekâsül eder ise refiinden ahire verilmek şartıyla oğlu merkume ba-hatt-ı hümayun-ı şevket-makrun-ı şahane ve barü’us-ı hümayun tevcih ve yedine kaleminden beratı ita olunmak babında emr u ferman-ı hazret-i men-lehü’l-emrindir.
(Mühür Mehmed Hasib)
Der-i devlet mekine arz-ı dai-i kemine oldur ki Kürtün kazası muzafatından nefs-i Tirebolu tevabiinden Karaovacık nam mahallinde vakî eshab-ı hayratdan Veli Beyzade Hasan Ağa nam sahibü’l-hayrın bina ve ihya eylediği cami-i şerifinde yevmî bir akçe vazife ile hatib olan Hüseyin bin Nebi fevt olup yeri kalî ve hizmet-i lazimesi mu’tell kalmakla yerine erbab-ı istihkaktan müteveffayı mezburun sulb-i oğlu Nebi bin Hüseyin ber-vechde lâyık ve mahal ü müstehak olmakça cihet-i mezbureyi vazife-i mersulesiyle babası fevtinden oğlu Nebi nam daîleri üzerine tevcihe ve yedine bir kıta berat-ı şerif-i âlîşân sadaka ve inayet ihsan buyurulmak istirhamında vaki’ül-hâl bi’l-at-temasî paye-i serîr-i âlâya arz ve îlâm olundu bakî emr hazreti men lehül emrindir harren fil yevmüs-salis min şehri Muharremül-haram sene isna ve hamsîn ve miateyn ve elf. 52 sa 18
El-abdu’d dâî li’d devleti’l aliyyül Osmaniyye
İbrahimü’l- el-müvellâ-yi halâfe bi-kaza-i Tirebolu” (BOA, 01598 00093 001 01).
Belge, içerik olarak kısaca; 1836’da Karaovacık’taki Karabeyzade Hasan Ağa’nın yaptırdığı caminin hatibi Hüseyin bin Nebi Halife’nin vefatı üzerine, hitabet görevinin oğlu Nebi b. Hüseyin Halife’ye verilmesiyle ilgilidir. Ancak belgede geçen ve camiyi yaptıran sahibü’l-hayrın “Kara Beyzade” namı ile benzeşen –ancak gerçeği yansıttığına dair kanıt bulunmayan- halk arasında Karaovacık’ın ad kökeninin “Karabeycik”ten geldiğine dair anlatının bulunması dikkat çekicidir: Anlatıya göre, “Karaovacık yaylasının eski adı Karabeycik’tir. Karabey adında bir eşkıya Osmanlı döneminde, devletten kaçarak buraya gelir. Burada yakalanarak öldürülür. Yaylanın adı bu dönemden sonra Karabeycik olarak anılmaya başlanır. Ancak halk arasında telaffuzu kolay olduğu için Karabeycik adı zamanla değişime uğrayarak Karabacuk(=Garabacuk) halini almıştır.” (Mevlüt Kaya, Çepniler, İst. 2011, s. 352). Bu rivayette “Karaovacık” adının kökeninde “Karabeycik” adında ve eşkıya olarak nakledilen şahıs ile yukarıdaki belgede aktarılan hayır sahibi Hasan Ağa’nın namı olan “Karabeyzade” adı arasındaki benzeşme rastlantısal da olabilir ya da halk anlatılarında tarihi saptanamayan “Karabeycik” namındaki sözde “eşkıya” daha eski tarihlerde yaşamış da olabilir; buna dair bir yazılı kanıt yoktur. Bir görüş olarak, 1836’da Karaovacık olarak kayıtlara geçmiş olan yaylanın merkezindeki geniş düzlüğün ova tanımlamasına uyacak büyüklükte olmaması onu “ovacık” (Karaovacık) yapmış olabilir. “Kara” ovacık denmesi de muhtemelen toprağının rengi, düzlüğünden karın çabuk kalkmaması, soğuk havası ve bunlara bağlı olarak bu merkezde tarımsal verimin düşük olması ile ilgilidir.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.