MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE EYNESİL-GÖRELE YÖRESİ-2
Giresunluların teşkil ettiği 42. ve 47. Gönüllü Alaylar’a, Eynesil’den de pek çok yetişkin ve hatta çocuk yaştakiler katılmışlardı. Eynesilli Tevfik (Gül) Efendi de Eynesil’den çıkarak çocuk yaşta Topal Osman Ağa’nın başında bulunduğu 47. Gönüllü Alay’a katılmıştır.
Emperyalizmin Türk topraklarını sardığı bu dönemde yöre gençlerinin Gönüllü Alaylar’a hiç düşünmeden canlarını ortaya koyarak nasıl katıldıkları, Şener’in Giresun derlemelerinden de açıkça anlaşılmaktadır:
“Aba, zıpka, başlık/Beş para harçlık/Ağa dayı beni de yaz.”
Aba-zıpka ve başlığı giyinip, cebine beş para da harçlık konulan gençler, cephenin yolunu tutuşlarını yukarıdaki dizelerle ifade etmişlerdi. Osman Ağa’nın ortaya çıkışına dek Rum eşkıyalarına karşı koyabilecek nitelikte bir teşekkül henüz organize edilememişti. Osman Ağa, Rum çetecilerine karşı en büyük güç olmuştu.
Topal Osman Ağa’nın bölgesel savunma mücadelesi sürecinde, yanındaki Eynesillilerden biri de Kırık Ali’si namıya bilinen 1314 (1898) doğumlu Keloğlu Ali’dir. Osman Ağa’nın infazından sonra Keloğlu Ali ve Osman Ağa’nın diğer kuvvetleri, bölgedeki siyasi otoritelerce at vagonlarına doldurularak birbirinden haber alamayacakları mesafelere sürülmüşlerdir.
Toplumun her kesiminden destek alan Giresun Gönüllü Alayları, Anadolu’daki geniş faaliyet sahalarında, emperyalizme hizmet eden pek çok isyan ve saldırıya karşı koyarak memleketi zulümden kurtarmışlardır. 1920-1921’de Ermenilerin Doğu Anadolu’daki faaliyetlerini durdurmuşlar, aynı süreçte Osman Ağa ve arkadaşları muhafız mangası olarak Ankara’ya ulaşmışlar, Merzifon-Havza yöresini Rum zulmünden kurtarmışlar, Koçgiri isyanını bastırmışlar, yörede baş gösteren Pontus hareketini önlemişlerdir. Ayrıca gönüllü alaylar, Sakarya’da, Büyük Tarruz’da, Menemen’de, Polatlı’da ve Milli Mücadele’nin her hareketinde yanında yer almış, fikri ve fiili destek vermişlerdir.
Milli Mücadele hareketinde ve bu süreçteki savaşlarda yöre halkı, gönüllü birlikler oluşturarak orduya destek vermişti. Yörede savaş, açlık ve yoksulluk ile bunlarla ilişkili salgın hastalıklar, bir müddet daha ağır bir biçimde kendini göstermiştir.
Milli Mücadele’nin son günlerine dek Doğu Karadeniz’de Rum çeteleri halka yaptığı işkence, yağma ve katliam hareketlerinden vazgeçmediler. Rum-Pontus çeteleri, tasavvur ettikleri ‘Pontus devletinin başkenti’ olarak kabul ettikleri Samsun’da sayısız cinayet işlediler. Soygun, yağma, tecavüz, çeşitli işkencelerle Türkleri yerlerinden etmeye çalışan Rumlar, sadece 1920 yılına dek Samsun’da 699 Türk’ü öldürmüşler, 59’unu da yaralamışlardı. 18 Haziran 1921’de, halkın Rumlarca ezilmekte olduğu bu şehre giden Hüseyin Avni Bey ve komutasındaki askerler, Çarşamba civarında çatışmaya girdiler. Hüseyin Avni Bey yaralandı, ancak Rum çeteleri bozguna uğratıldı. 42. Alay’ın başında Sakarya’da düşmana karşı savaşan Hüseyin Avni Bey, 28 Ağustos 1921’de yaralanmış, 30 Ağustos 1921’de şehit düşmüştü. Başında bulunduğu alayın tamamına yakını da şehit olmuş, ancak Sakarya’da emperyalizme karşı büyük bir zafer kazanılmıştı… (Devam Edecek…)
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.