DOLAR: 34.6 TL
EURO: 36.4 TL

SADRAZAM VE 3 MEKTUP…

5 yıl önce
942 kez görüntülendi

Resim bulunamadı
Reklam

İdareci olmak, devleti idare etmek, halkı idare etmek, bir kurumu, bir işyerini idare etmek; oldukça zor iştir.

İdarecilikte faydalı hizmetlerin yapılmasının ehemmiyeti kadar, hatta belki ondan da ziyade önemli olan; idare edilenlerin memnuniyet derecesidir.

İdare edilenlerin memnuniyetsizliği ne oranda artarsa; idareciler için tehlike çanları da o şiddetle çalmaya başlıyor demektir.

***
Bir idareci (sıfatı ve makamı ne olursa olsun), geçmiş dönemleri ve geçmiş yöneticileri kötülemeye başlamışsa; bu, işlerin iyi gitmediğinin alametidir.

Üstüne üstlük, idareciler bir de işlerin iyi gitmeme mazereti olarak etrafındakilerin beceriksizliklerini göstermeye, hatta özellikle kendi atadıkları etrafındakileri kötüleme başlamışlarsa; bu, işlerin daha da kötüye gittiğinin, sonun yaklaştığının alametidir.

Ne zaman ki bir idareci geçmiş dönemi ve de etrafındakileri kötülemeye başlamışsa; bilesiniz ki işler iyi gitmiyor demektir.

***
Siyasî liderler fıkra anlatmasını severler… Vermek istedikleri ince mesajlarını daha ziyade fıkralarla anlatmaya gayret ederler…

Siyasette usta Merhum Süleyman Demirel, fıkra anlatmakta da ustadır.
Demirel, problem çözen değil problemden kaçmayı iyi becerebilen bir siyasetçi olarak iz bırakmıştır. O, sorulan sorulara verdiği hazır cevaplılığı ile tanınırdı. Kuvvetli bir hafızaya sahipti. İyi espri yapar, çok konuşur, lakin hiçbir şey söylememiş olurdu. İyi bir problem çözücü değil mahir bir problem külleme sanatkârıydı… Sözleri arasındaki tutarsızlığı “Dün dündür bugün bugündür” sözleriyle ustaca ve kurnazca kamufle edebiliyordu.
Aynı zamanda iyi bir Demirel uzmanı olan üstat Necip Fazıl Kısakürek onu şöyle tarif eder: “Demirel, kötü iş gören bir adam olmaktan ziyade iyi iş görmenin imkânlarını köstekleyen bir insandır ki, bu hâl, âlemde her kötülükten beterdir.”

***
Demirel’in sevdiği fıkralardan biri de:“Sadrazam ve 3 Mektup” hikâyesidir.
Onun bu hikayeyi ilk defa 1987 yılında anlattığı söylenir.
Son olarak Recep Tayyip Erdoğan da bu hikayeyi 2017’de Meclis’te Grup Konuşmasında anlatmıştır.

***
İşte ibretlik hikâye:
Eski sadrazam, yeni sadrazama görevi devrederken kapalı 3 zarf bırakır…

Yeni göreve başlayan sadrazam masasının üzerinde not yazılı bir pusula ve üç kapalı zarf görür.

Not kâğıdının üzerinde “Başın sıkışırsa birinci zarfı, biraz daha sıkışırsa ikinci zarfı, çok sıkışırsa da üçüncü zarfı açarsın!” yazılıdır.

Yeni sadrazamın ilk yıllarında işler gayet iyi gider. Lakin bir müddet sonra halkın feryadı yükselmeye başlar… Nerdeyse her şey kötüye gitmeye başladığı, işlerin kontrolden çıktığı bir anda; aklına eski sadrazamın kendisine bıraktığı zarflar gelir.

Birinci zarfı açar… Zarfta bir pusula: “Yapamayacak olsan bile sürekli vaatte bulun ve senden öncekileri kötüle!” diye yazılıdır.

***
Sadrazam başlamış eskileri, geçmiş siyasetçileri kötülemeye ve vaatleri peşi peşine sıralamaya… Biraz rahatlar. Lakin işlerde bir düzelme yok. Sadece halk bu kötülemeler ve vaatlerle biraz avunur. Bir müddet sonra şikâyetler ve homurtular tekrar yükselmeye başlayınca ikinci zarfı açar…
Zarfın içinde “Etrafını kötüle!” diye yazmaktadır.

***
Sadrazam bu defa başlamış kendi çevresindekileri kötülemeye. Yaşanan bütün olumsuzlukların sebebinin etrafındakilerin beceriksizliği yüzünden olduğunu her vesileyle söylemeye başlamış.
Halk, bir müddet bu etrafındakileri kötülemelerle biraz avutulmuş olsa da, işler eskiye göre daha da kötüye gitmeye başlar. Şikâyet sesleri ve homurtular dinmeyince üçüncü zarfa müracaat eder.

***
Üçüncü zarfın içinden çıkan pusulada “kendinden sonra gelecek kişi için sen de üç zarf hazırla!” diye yazmaktadır.
Bu demektir ki artık yolun sonuna gelindi. Gemi karaya oturuyor. Pılını pırtını topla veda ziyaretlerine başla!

***
Kıssadan hisse:
– Her kemalin bir zevali, her ibtidânın bir intihası vardır.
– Olmayacak vaatler idarecilere güveni artırmaz.
– Başkalarını kötüleyerek kendinizin iyi olduğunu ispatlayamazsınız.
– Boş vaatler ve başkalarını kötüleme; palyatif, geçici avutma taktiği ve acziyet ifadeleridir. Sonun habercisi gong sesleridir.

Reklam
Bu Konuyu Sosyal Medyada Paylaş

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Yukarı Çık