SAVAŞ YILLARINDA EYNESİL-GÖRELE YÖRESİ (3)
Birinci Dünya Savaşı’nın ilk yılının bitiminde, Rus ordusu tarafından batırılan ve tahrip edilen kayıkların bir kısmı onarılarak Görele limanına getirildi. Erzak taşıyan bu kayıkların birçoğu Görele-Eynesil kayıkçılarına aitti. O kayıkçılar şunlardı: Eynesilli Mustafa Beyoğlu Ali, Eynesilli Mahmut oğlu Mustafa, Aralıklı Seyyid oğlu Mustafa, Eleğülü Ermenek Efendi, Eleğülü Tavacızade Hüseyin Efendi, Eynesilli Dedeoğlu İsmail, Eynesilli Kakatoğlu Ali, Göreleli Haytaoğlu Mustafa ve ortağı Ali, Göreleli Yakupzade Osman ve ortağı Bayram, Köseli köyünden Kahyaoğlu Hacı Ali, Görele Çarşı’dan Cinoğlu Abdullah, Görele Çarşı’dan Raşidzade İbrahim, Eleğülü Pınaroğlu Hacı Salih.
1916 yılı başlarında Anadolu’nun doğusundan itibaren Karadeniz Bölgesi’ne hücum eden Rus birlikleri hızla ilerliyor, Artvin’de, Rize’de ve Trabzon’daki direnişçileri katlederek Giresun sınırlarına giriyordu. Rus birlikleri Erzurum’dan itibaren ilerlemeye başladıklarında Trabzon Valisi Cemal Azmi Bey, Yoroz’un doğusundaki köy ve kasabaların boşaltılmasını emretmişti. Bu emirden sonra, bir kısım ahali Trabzon’dan Giresun istikametine doğru göç etmeye girişmişti. Halkın bir kısmı ise Ruslara direnmek için, yerlerini terk etmemişti. Halk arasında “muhacirlik dönemi” olarak adlandırılan acılı bir işgal, kıtlık ve salgın hastalıklar dönemi başlamıştı.
1916 Nisan’ında Trabzon’u işgal ederek Akçaabat’ı bombardımana tutan Ruslar, aylar sonra buradaki direnişi kırarak Eynesil’e girdiler. Eynesil-Görele yöresi 1916 Temmuz’undan itibaren Rus işgali altında kaldı.
2 Ağustos 1916’da Tirebolu Kaymakamlığı’ndan Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen bir şifrede, tahminen bir tabur kadar Rus askerinin Sis Dağı’nı geçtiği bildirilmişti.
Bölgede bir yandan açlık ve yoksulluk, öte yandan işgal acıları hâkimdi. 1916’nın ramazan ayı, Rus işgaline tesadüf eden, oldukça sıcak bir Temmuz ayıydı. Ruslar, Eynesil merkezinde bugünkü balıkçı barınağı bulunan yerde bir Türk gemisini batırmıştı. Öte yandan Rus donanması Eynesil açıklarından, Eynesil’i bombardımana tutuyordu. O günlerdeki faciaları yaşayan halkın ağıtları ve karamsarlığı yörenin türkülerine yansımıştı:
“Urusun gemileri/Ne dillidir ne dilli/Kaldım ateş içinde/Yetişsene Midilli” (Eynesil’de Akif Keskin’den derlenmiştir; 27.05.2017).
Şair-yazar Nihat Çelik, işgal günlerini yaşayan Eynesillilerle yaptığı bir röportajdan şunları nakletmiştir: Ruslar, “25 Temmuz 1916 günü Eynesil-Çavuşlu’ya doğru yol alan göçmen kafilesini top ateşlerine tutmuş, 182 kişinin ölümünü bir zafer sevinci içinde izlemişlerdi. Rus işgal güçleri Eynesil’den geçerken fazlaca kan dökmüşlerdi. Bu şehitlerin naaşları günlerce denizde kalarak şişiyorlardı. Bu olaya tanık olan Eynesilli Zeliha (Bodur) Nine; ‘O zaman sekiz yaşlarındaydım. Oğlum, Ruslar Eynesil’e iki defa girdiler’ deyip, çocukluk haliyle iki defa girdiler zannediyor. İki defa zannetmesinin sebebi, Rusların çok kalabalık olmasından kaynaklanıyordu…”
Türk askerlerinin Trabzon-Karadağ’daki cepheleri bozulunca batıya doğru çekilmeye başlamışlardı. Şalpazarı-Üzümözü köyünden 1904 doğumlu Ali Rıza Karaçoban, o günlerde evlerinin yanından geçen Türk askerlerinin diyaloglarını, şair-yazar Çelik’e şöyle anlatmıştır: “Karadağ’daki birliğimiz bozuldu. Biz, buradan Dizgine’ye çıkacağız. Oradan Çavuşlu deresini takiben Harşit nehri boyuna geçip Rus’a karşı cephe tutacağız!”. Ardından, gitmişler ve Çavuşlu deresinde Rus askerine bir baskın yapmışlardı. Baskını ise Koyunhamza köyünden Civakoğlu Ali Efendi “işgal güçlerinin iki avcı taburunu derenin havzasında imha ettiler” diyerek aktarmıştır. Buradaki Türk askerleri, daha sonra Harşit nehrindeki görevlerinin başına gitmişlerdir… (Devam Edecek)
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.