SAVAŞ YILLARINDA EYNESİL-GÖRELE YÖRESİ (6)…
Savaş haliydi… Asker kaçakları da çoktu ve bunlardan bazıları, ellerinde ordudan gasp ettikleri tüfeklerle gezip, eşkıyalık yapıyorlardı. Ancak her muhacir aynı değildi. Ölmemek için başkasının malından izinsiz yiyen ve ardından üzülenler, günahını sorgulayanlar da vardı, istemli olarak eşkıyalık yapanlar da… Devletin kontrol mekanizması zayıflamıştı. Suç işleyenler tespit edilip cezalandırılamıyordu. Bu nedenle, isteyen istediği suçu işleyebiliyordu…
Ruslar yörede ilerlerken bir yandan da etrafı yakıp yıkıyor, halka işkence ve katliam uyguluyorlardı. Gözü dönmüş Rus askerleri bahçelere, ekinlere ve hayvanlara saldırıyorlardı. Bu durumun en önemli tanıklıklarından biri de daha önce zikrolunan Göreleli Rüstemzade Abdülhamid Efendi’nin Bağdat’taki esareti sırasında, ailesinin Rusların yaptıklarına dair kendisine yazdığı mektuplardır. Ruslar Türk gençlerini kurşuna diziyor; yaşlılara, kadınlara ve çocuklara türlü işkenceler yapıyorlardı. Yörede Rusların saldırılarına maruz kalan birçok kadın intihar etmişti. Pek çok kişi, her şeye rağmen muhacir olmayarak, Rus askerine karşı direndi. Dernekler kurarak teşkilatlanıp mücadele verdiler.
Rusların Eynesil’de işgal sürecinde yaptığı büyük katliamlardan birinin de ilçenin batısındaki Mançaba deresi boyunda gerçekleştiği bilinmektedir. Anlatılanlara göre onlarca Türk genci işgale direndiği için burada Rus güçleri tarafından katledilerek dereye gömülmüştür.
Birinci Dünya Savaşı sürecinde bölge genelinde askeri teşkilatlanmaya ağırlık verildi. 1916 Temmuz-Ağustos’unda Rus işgaline uğrayan yörede, Dizgine’ye karargâh kurulmuş ve karargâh, Rus askerlerinin çekilişine kadar burada kalmıştır. O günlerde yörede kullanılan mevziler hala belirgin biçimde ortadadır.
Rus işgali bölgede bir buçuk yıldan fazla sürdü. 1917 Aralık’ında Osmanlı Devleti ile Rusya arasında imzalanan Erzincan Ateşkesi’yle, Rus askerleri cepheden çekilmeye başladı. Rusya’da gerçekleşen Ekim Devrimi, Rus askerinin yöreden çekilişiyle yakından ilişkiliydi. Doğu Karadeniz’de Rusların ulaştıkları en son nokta Harşit çayı (Tirebolu) oldu. Ancak Ruslar geri çekilirken, doğuda Ermenilerin kendilerini Kürtlerden korumaları gerektiği bahanesiyle onları silahlandırdılar. Silahlanan Ermeniler, silahlarını bahaneleri dışında kullanarak yurdun çeşitli yerlerinde Türklere karşı ayaklandılar. Sayısız işkence katliamda bulundular.
Ruslar artık bölgeden çekiliyordu. Türk askeri süreci hızlandırmak ve işgale son vermek için atağa geçti. Aynı günde Giresun ve Tirebolu’dan harekete geçen Türk birlikleri Rusların üzerine gitti. 13-14 Şubat’ta Görele ve Eynesil, 15 Şubat 1918’de ise Vakfıkebir kurtarıldı. Zulümden kurtulan Giresun insanı, Osman Ağa’nın adına destanlar söylemişlerdir:
“Rus’u önüne katıp/Beşer onar devirdi/Sanki bir “Fatih” gibi/Batum’a ilk o girdi/Kahramanlar soyundan/Mertlik akar huyundan/Alparslan Bey geliyor/Oğuz Çepni boyundan/Koçgiri belasını/Pontus’un hülyasını/Yaktı, yıktı mahvetti/Yunan’ın rüyasını…” (Seyfullah Çiçek, Topal Osman, Arı Sanat yay., İstanbul 2011, s. 324)
Yöre halkı, Rus çekilişiyle birlikte adeta yeniden doğmuştu. Rus işgalinin yörede bıraktığı izlere bugün hala rastlanmaktadır. Muhtelif yerlerde döneme ait Rus topları ve gülle kalıntıları bulunmaktadır. Ayrıca bu dönemde savaş, yer adlarına da yansımıştır: Savaş Boğazı (Çanakçı), Savaş Deresi (Espiye), Evliya Tepesi (Görele). Görele’nin yaklaşık beş kilometre güneyinde kalan Evliya Tepesi hakkında Hikmet Tanyu şunları aktarmıştır: “Evliya tepesi denmesinin sebebi, söylentiye göre 1917 Rus işgalinde orada şehit düşen bir Müslüman askerinden dolayıdır. Bu askerin adı bilinmemektedir. Onun mezarı bu tepeye yakın bir yerdedir.” (Hikmet Tanyu, Dinler Tarihi Araştırmaları, Ankara Üniversitesi yay., Ankara 1973, s. 63-64). DEVAM EDECEK…
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.